25 Haziran 2014 Çarşamba

Kış Uykusu - Nuri Bilge Ceylan


Kış Uykusu 2014

Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Oyuncular: Haluk Bilginer, Demet Akbağ,  Melisa Sözen
 

2014 Cannes Film Festivali'nde büyük ödül Altın Palmiye'yi kazanarak 1982 yapımı Yol'un ardından bu ödülü kazanan 2. Türkiye yapımı film olmasına karşın maalesef kültür sanata yüzünü pek dönmeyen medyamızda yeterince yer bulmayan film hernekadar Haziran ayında vizyona girmiş olsa da Temmuz ayı içinde mutlaka  seyretmenizi tavsiye ederim.

 

Nuri Bilge Ceylan fotoğraf sanatı birikiminden gelen estetiği kullandığı filmlerine bir yenisine daha eklerken izleyiciye bu sefer bir roman okuyormuş hissiyatını geçiren diyaloglarla eşsiz bir edebiyat-sinema ilişkisi sunuyor.

Yine insana dair ve fazlasıyla hümanist yaklaşımını ortaya koyarken kendisiyle yüzleşmekte bırakılan tüm karakterler aslında toplum içinde hepimizin yanı başında bulunan karakterlerden başkası değiller.

Rahatlıkla içselleştirebileceğiniz bu öyküde kendinizden veya bir yakınınızdan mutlaka bir parça bulacaksınız.


Abi– kardeş, karı-koca, aydın kesim– taşra halkı, - baba-oğul gibi ilişkileri samimiyetle ve tüm gerçekliğiyle irdeleyen filmde itiraflar, söylenmemesi gerekenler -ve belki de söylenmesi gerekenler, tüm çıplaklığıyla izleyici önüne sürülüyor.

İzleyiciye dikizci konumunda, karakterlerin sanki yanı başındaymış gibi geçirilen his, sinemanın eşsiz büyüsünü bir kez daha mutluluk verici şekilde yaşamasına olanak sağlıyor.


Tekrar tekrar izlenmesi gereken bu gurur kaynağı filmimizi eşinizle veya dostunuzla izledikten sonra üzerinde tartışma isteğiniz uyanacağı muhakkak.


Kısaca öyküden de bahsedelim:

 

Artık emekliye ayrılmış ve emeklilik günlerini geçirmek üzere Orta Anadolu'nun küçük bir şehrine taşınan ve burada bir otelde çalışmaya başlamış eski bir oyuncu olan Aydın'ın (Haluk Bilginer), eşi (Melisa Sözen) ve kardeşi (Demet Akbağ) ile sorunlu ilişkisini anlatılıyor. Çekimlerinin önemli bir kısmı Kapadokya bölgesinde yapıldı.



 

23 Haziran 2014 Pazartesi

Dünya Miras Liste’sine Türkiye’den iki varlık daha kabul edildi!



Geçtiğimiz günlerde kültürel anlamda bizi sevindiren ve tüm Türkiye’yi ilgilendiren çok önemli ve güzel bir gelişme oldu.

Katar’ın Başkenti Doha’da yapılan 38. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda Türkiye’den İzmir Bergama ve Bursa’nın Cumalıkızık, Hanlar Bölgesi ve Sultan Külliyeleri ile listede yer almasına karar verildi.

Böylelikle varlık sayımız 11'den 13'e yükseldi.

Bu karar ülkemizde bulunan onlarca kültürel miras alanlarının hiç olmazsa yavaş yavaş sayısını arttırarak Dünya Mirası listesine girmesini ve böylelikle çeşitli kurallar çerçevesinde koruma programına alınmasını ve dünyaca tanınmasını sağlamış olmakta.

Bu haber vesilesiyle Dünya Mirasları ve koruma programları hakkında birkaç bilgi vermek istiyorum.

 

Dünya Mirasları, UNESCO tarafından belirlenen ve tüm dünyada öncelikli olarak korunması için çalışmalar yapılan kültürel ve doğal varlıkların listesidir. Bu şekilde dünya miraslarının gelecek nesillere aktarılması planlanıyor.
UNESCO'nun
1972 yılındaki genel konferansında hazırlanan 38 maddelik Dünya Doğal ve Kültürel Mirası Koruma Antlaşması'nı imzalayan 175'ten fazla ülkenin korumayı garanti ettikleri anıt ve sit arasından dünya mirası kıstaslarına uygun bulunanlar listede yer alır.

Antlaşmayı imzalayan ülkeler tarafından seçilen 21 ülke temsilcisinin oluşturduğu Dünya Miras Komitesi, aday gösterilen değerler arasından seçim yapar ve listeyi oluşturur. Ayrıca komite, WHF'yi (Dünya Miras Fonu) yönlendirerek listedeki değerlerin korunması için girişimlerde bulunur.

Bu listeye aday olmak için gerekli kriterler ise şöyle sıralanabilir:

Kültürel miraslar için;

  • yaratıcı insan dehasının ürünü olması
  • belli bir zaman diliminde veya kültürel mekanda, mimarinin veya teknolojinin, anıtsal sanatların gelişiminde, şehirlerin planlanmasında veya peyzajların yaratılmasında, insani değerler arasındaki önemli etkileşimi göstermesi
  • kültürel bir gelenek veya yaşayan ya da kayıp bir uygarlığın tek veya en azından istisnai tanıklığını yapması
  • insanlık tarihinin bir veya birden fazla anlamlı dönemini temsil eden yapı tipinin ya da mimari veya teknolojik peyzaj topluluğunun değerli bir örneğini sunması
  • bir veya daha fazla kültürü temsil eden geleneksel insan yerleşimine veya toprağın kullanımına ilişkin önemli bir örnek sunması ve özellikle bu örneğin, geri dönüşü olmayan değişimlerin etkisiyle dayanıklılığını yitirmesi
  • istisnai düzeyde evrensel bir anlam taşıyan olaylar veya yaşayan gelenekler, fikirler, inançlar veya sanatsal ve edebi eserlerle doğrudan veya maddeten bağlantılı olması

Doğal miraslar için

  • doğanın bir harikasına veya eşsiz bir güzelliğe ve estetik öneme sahip doğal alanlar olması
  • yaşamış canlıların kalıntıları, devam eden jeolojik olaylar ve yer şekillerinin gelişimi gibi dünyanın doğal tarihine ilişkin eşsiz önemde bilgilere sahip olması
  • ekolojik ve biyolojik olarak hâlâ bozulmamış bir karasal, denizel veya tatlı su ekosistemine veya önemli hayvan ve bitki topluluklarına ev sahipliği yapması
  • özellikle tehlikedeki veya bilim açısından önemli bir biyolojik çeşitililik için en önemli ve en belirgin doğal habitatlara ev sahipliği yapması

Dünya Miras Listesi'nde Nisan 2009 itibariyle 186 ülkeden 689'u kültürel, 176'sı doğal ve 25'i karma olmak üzere Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen 890 Dünya mirası vardır.

Liste, her yıl yeni adayların listeye alınması ve yeni ülkelerin anlaşmayı imzalamasıyla büyümektedir. Şu an 186 ülkeden 166 miras listede yer almayı beklemektedir.

En çok dünya mirası olan ülke İspanya'dır (43).

Ayrıca en çok kültürel mirası olan ülke İtalya (40),

en çok doğal mirası olan ülke Avustralya (11),

en çok karma mirası olan ülkeler ise Çin ve Avustralya'dır (4).

Türkiye’nin Dünya Miras Listesinde yer alan varlıkları şöyledir:

1.     Kapadokya ve Göreme Milli Parkı (1985)


3.     İstanbul'daki Tarihi Yerler (1985)

4.     Hattuşaş: Hitit Başkenti (1986)

5.     Nemrut Dağı (1987)

6.     Pamukkale ve Hierapolis Milli Parkı (1988)

7.     Ksantos-Letoon (1988)

8.     Tarihi Safranbolu Şehri (1994)

9.     Truva (antik şehir) (1998)

10.  Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne) (2011)


UNESCO’nun da söylediği gibi, “kültürel miras geçmişten bize kalan, bugün içinde yaşadığımız ve gelecekteki nesillere devredeceğimiz bir emanettir ve Dünya Kültürel Miras kavramını özel yapan onun evrensel kabulüdür. Dünya Miras alanları, bulundukları topraklar gözetilmeden tüm insanlığa aittir”

UNESCO’nun Dünya Kültürel Miras misyonu ise şu şekilde sıralanmaktadır;

  • İnsanlığın seçkin evrensel değeri olarak kabul edilen dünya genelindeki kültürel mirasları tanımlamak, korumak ve muhafaza etmek,
  • Dünya Kültürel Miras Konvansiyonu’nun imzalanması için ülkeleri teşvik etmek ve böylece kendi doğal ve kültürel miraslarının korunmasını sağlamak,
  • Dünya Kültürel Miras Konvansiyonu imzalayan Taraf Devletlerin, kendi ulusal sınırları içinde bulunan alanları Dünya Miras Listesi’ne dâhil etmek üzere aday göstermelerine teşvik etmek,
  • Taraf Devletleri, kendi Dünya Miras alanlarının korunma durumu hakkında raporlama sistemleri ve yönetim planları oluşturma yönünde teşvik etmek,
  • Teknik yardım ve profesyonel eğitim sağlayarak, Taraf Devletlerin Dünya Miras varlıklarını korumalarına yardımcı olmak,
  • Olası tehlikelere karşı Dünya Miras alanları için acil yardım sağlamak,
  • Taraf Devletlerin halkına yönelik, kültürel ve doğal mirasın korunması amacıyla bilinç oluşturma çalışmalarını desteklemek,
  • Yerel nüfusun, kendi kültürel ve doğal miraslarını korumaya yönelik çalışmalara katılımını sağlamak,

Dünya kültürel ve doğal mirasını korumaya yönelik uluslararası işbirliği oluşturmak gibi amaçlar oluşturur.

Dünya Miras Listesi’ne yeni eklenen varlıklarımızla ilgili kısa bilgiler



Bursa ve Cumalıkızık Erken Osmanlı Kentsel ve Kırsal Yerleşimleri (Bursa) 
İlk kez M.Ö. 200 yılında yerleşim görmüş olan Bursa, Roma ve Bizans dönemlerinden sonra Osmanlıların ilk başkenti olarak en görkemli yıllarını yaşamıştır.

Bursa’da, Osmanlıların ilk altı padişahı döneminde yapılmış olan 127 cami, 45 türbe, 34 medrese, 25 han, 37 hamam ve 14 imarethane bulunmaktadır.

 Uludağ’ın kuzey eteklerinde bulunan Cumalıkızık ise Osmanlıların Bursa’yı fethinden önce lojistik destek görevi görmek amacıyla kurulmuş olup; sadece tarihi dokusunu korumakla kalmamış aynı zamanda geleneksel yaşam biçimini günümüze kadar taşımıştır.

Bergama (İzmir)

Ege Bölgesi’nin kuzeybatısında yer alan Bergama, İzmir kent merkezine 107 kilometre ve deniz kıyısına 30 kilometre uzaklıktadır. Bergama, tarih öncesi dönem ile Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden eserlerin bir arada olduğu bir kenttir.

Akropol (Yukarı Şehir), Bergama’da yerleşimin başladığı alandır.  II. Eumenes (M.Ö. 197-159) zamanında Bergama Akropolü en önemli yapılarıyla donatılmış, Helenistik Dünyanın en önemli kültür, mimarlık ve heykelcilik merkezlerinden biri haline gelmiştir. Buradaki başlıca yapılar, Athena Tapınağı, Traian Tapınağı, Tiyatro, Kütüphane, Heroon, Zeus Sunağı, Dionysos Tapınağı, Agora, Saraylar ve Silah Depolarıdır.

Asklepion, Apollon’un oğullarından biri olan ve sağlık tanrısı olarak bilinen Asklepios’a adanmış, döneminin en önemli sağlık merkezlerinden birisidir. Telkinle tedavi, su tedavisi, uyku tedavisi ve fizik tedavinin uygulandığı Asklepion’da bir kütüphanenin de bulunması burada aynı zamanda akademik çalışmaların da yapıldığını göstermektedir.

Bir yaratıcı deha ürünü olarak kabul edilen Zeus Sunağı kabartmaları barok tarzı ve patetik figürleriyle “Laokoön heykel grubu” gibi daha sonraki önemli yapıtları da etkilemiştir. Zeus Sunağı kabartmaları parça parça sökülerek Almanya’ya götürülmüş olup şu anda Berlin, Pergamon Museum’da sergilenmektedir.

9 Mayıs 2014 Cuma

Blog dünyam merhaba!

İleri bir tarihte oturup bloğumu karıştırırken bu dönemi bana hatırlatacak bir yazı olsun bari, epeydir uğramadığım sevgili bloğumda.
Buraya yaraşır bir zaman zarfı geçirdim gururla yazmak istedim:)
İki aydır kitap kulübüne üyeliğim sonucu kitap okuma aşkım canlandı ve kitap üstüne kitap bitirdim.


Az önce de Sofinin Dünyasını bitirdim. Her kitabın doğru zamanı vardır. Benim  için de şimdiymiş demek. Ama ne çok keyif aldım ne çok şey öğrendim ve bana ne çok araştırma konusu verdi anlatamam.
Düşüncenin evrimini görmüş oldum. Ve en çok da anlatım sadeliğine ve merakla okutturan kurgusuna bayıldım. Kitabın içindeki karakterler gibi 15 yaşında çocuklardan başlamak üzere her yaşın okuması gereken bir bilgi kitabı. Felsefenin tarihi.




Kitap kulübüyle başlayan kitap serüvenimin ise hemen bir kitap listesini yapayım. Hepsini ayrı ayrı tavsiye ederim çünkü hepsi içerikleri üzerlerinde düşünülecek ve tartışılacak pek çok sosyal, psikolojik, politik ve felsefe içeren kitaplar.




- Köprü - Ayşe Kulin
- Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
- George Orwell - Hayvan Çiftliği
- Son Ada - Zülfü Livaneli
- Asılacak Kadın - Pınar Kür
- Kodin - Panait Istrati
- Katharina Blum'un Çiğnene Onuru - Heinrich Böll
- Beyaz Kale - Orhan Pamuk
- Kırmızı Kitap - Paul Auster




Hepsiyle ilgili tek tek bilgiyi bir ara vermeyi isterim doğrusu.


Bu arada özellikle kadınların başucunda durması ve zaman zaman alıp karıştırması bakımından şiddetle tavsiye edebileceğim bir başka kitap ise


- Kurtlarla Koşan Kadınlar - Clarissa P. Estes