20 Şubat 2013 Çarşamba

Hitchcock (2012)

Yönetmen: Sacha Gervasi
Oyuncular: Anthony Hopkins, Helen Mirren
Tür: Biyografi

Konusu: 1959 yılında Alfred Hitchcock son filmi North by Nortwest filmiyle bir başarıya imza atmıştır. Ama yaşlandığını hisseden Hitchcock artık yepyeni bir tarz yaratmak ister ve eline geçen Phsyco (Sapık) kitabıyla korku türünde bir film yapmanın heyecanı sarar onu. Ne film şirketinden ne de camiadan destek bulamayınca bağımsız olarak filmi çekmeye karar verir.

Notlar:

- Biyografik tarzda filmler herzaman ilgi çekici olmuştur benim için üstelik son dönem makyaj teknikleriyle de görsel olarak desteklenince sanki belgsel izliyormuşcasına inandırıcı ve etkili olmakta bu tür.
FBI'nın kurucusu  olan J. Edgar'ın biyografi türündeki aynı isimli filminde de bu etki mükemmel bir şekilde yaratılmıştı.

- Hitchcock gibi sinema tarihinde çok önemli bir yere sahip, pek çok yönetmene ilham olmuş ve çekim teknikleri halen günümüzde örnek alınıp uygulanmakta olan bir sinema dahisinin hayatının bir kesitine bile şahit olmak onu tanımak adına güzeldi.

- Tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak tanımlanan Phsyco (Sapık) filminin çekim aşamalarını görmek, o dönem için kabul görmesi zor olan sahnelerinin sansür kuruluna nasıl kabul ettirildiğini öğrenmek de yine film içindeki güzel anekdotlardı. (Örneğin o dönemlerde hiç bir filmde bıçağın vucuttaki darbeleri gösterilmezdi veya klozet ilk defa Phsyco filminde direk olarak gösterilmiştir.)

- Özellikle son sahnedeki Hitchcock'un sinema salonundaki bekleyişi çok heyecan doluydu ve Hitchcock'un duyguları çok iyi yansıtılmıştı.

- Son olarak Anthony Hopkins'in oyunculuğunu da beğendiğimi belirteyim, özellikle konuşma tarzı çok başarılıydı. (haaaa evet makyajı ile Demirel'e benzemiş ama demekki Demirel ile Hitchcock birbirine benziyor.)



11 Şubat 2013 Pazartesi

İki Pratik Çorba Tarifi

Bizim evde genelde hep aynı şeyler pişiyor. Nedense, elimizin altında internet, kitaplığın rafında yemek kitapları hatta televizyonu her açışımızda izlerken "aaa ne güzel bu tarif kolaymış" dediğimiz binlerce yemek programı varken gidip gidip aynı alışveriş malzemeleri ve aynı yemekler yapıp duruyoruz. Kardeşimle de aynı konuyu konuşuyoruz o da aynı şeyden şikayetçi ve fakat kardeş olmamıza rağmen onlar farklı şeylere takılmış durumda:)
Mesela bizde haftada bir Yayla çorbası yapılır, köfte mutlaka dipfrizde hazırdır, Bulgur pilavı pişer sıksık, onun haricinde mevsim sebzelerinin kymalısı veya zeytinyağlısı. Çok klasik yani, ve aşamıyoruz bunu:)

Alışkanlıkları kırmak gerekli, özellikle yemek pişirmek konusunda bence, en keyif alınan şeylerden biri değil mi yemek yemek, bunun için veremiyor muyuz kiloları:)

Size iki değişik çorba önerim olacak, adları yok, aslında var da tariflere sadık kalamıyorum ben, genel de evde ne varsa malzemelerine göre şekilleniyor yemekler, siz de aklınıza kesen mazemeleri ekler çıkarırsınız isteseniz.

Ha bir de benim tariflerim de pek detaylı malzeme miktarları olmaz maalesef çünkü göz kararı yaparım:) Birazcık mutfak deneyimi olan herkes zaten yapabilir korkacak birşey yok:)

1. Çorba (Ekşili, kıymalı, arpa şehriye çorbası)

Aslında size hakiki Arap Çorbasını anımsatacak.

Kıyma, soğan, salça kavrulup içine rendelenmiş havuç katılarak biraz döndürülür sonra kaynar su eklenip içine arpa şehriye atılır. Kaynayınca maydonoz eklenir.

İsteyenler limon sıkıp içebilir (ki mutlaka eklense iyi olur:)
Bir de kırmızı acı biber çok yakışıyor.

2. Çorba (Sütlü ve Mısırlı Çorba)

Çok basit ama çok lezzetli bir çorba,

Un ve tereyağını kavurup sütü ekleyip, kaynatıyor içine bir konserve mısır ekliyoruz, bol bol maydonoz, biraz tuz, karabiber ekleyip altını kapatıyoruz.

Tek cümlelik bir tarif:)

Biraz ilham verebildiysem ne mutlu bana,

Afiyetler olsun

7 Şubat 2013 Perşembe

Çocukla konuşurken 10 kere düşün öyle konuş

Az önce marketten döndük Doruk'la, Kasada bana yardım etti bütün sepeti boşalttı. Kasiyerin de pek hoşuna gitti bu durum ve Doruk'la iletişim kurdu kafasınca.

Kız: Senin adın ne
Doruk: Doruk
Kız: O bezi kime aldınız bakiim,
Doruk: Arya'ya,
Kız: Arya kim
Doruk: Kardeşim
Kız: Keşke olmasaydı diyor musun sende kardeşin için
Doruk: !?!?^+%^%&+%/&
Kız: Genelde çocukla öyle diyor da kardeşi için

Ben laf karıştırmaya çalışıyorum buarada kız devam ediyor,

Doruk: Niye öyle diyorlar anne başka çocuklar
Ben: Küçük çocuklar onlar Dorukcum

Kız: Kardeşin seni üzüyormu peki
Doruk: Yoooo
Kız: Seni üzerse ağzına kırmızı biber sür
Doruk: Nasıl yani,
Ben: Şaka yapıyor abla şaka,
Doruk: heeee


Şu yukarıdaki diyaloğun abesliğini farkettinizmi, ya da benim kibarlığımı birtürlü bozamayıp kızı susturamamı, gerçi okadar seri bağlıyorki saçmalıkları oradan hızlıca kurtulmaktan başka çare bırakmıyor insana.

İki dakika sürmeyen bu gereksiz iletişim kurma acınalığı içinde Doruk'un kafasına sokulanlar:

- Kardeşten nefret etmek ve onu istememek doğaldır
- Kardeşin sevmediğin bişey yaptığı zaman onu cezalandırabilirsin...

Biz oya işler gibi çocuklarımızın hayata bakışlarını, algılarını, değer yargılarını, terbiyelerin, canlılara sevgi beslemeyi, kardeşini ailesini canı gibi sevmesini, bağışlamayı bilmesini, merhametli olmayı, adil olmayı öğretmeye çalışırken üçüncü şahıslar bir dakikada neler sokabiliyor küçük savunmasız akıllara.

Elbette evde saklı odalarda sadece ailesi olarak yetiştirmeyeceğiz çocuklarımızı ama bu devirde daha bilinçli insanların olmasını ve en önemlisi çocuklarımızın insancıl, sevgi dolu, bilinçli ve iyi insanlarla hep karşılaşmasını diliyorum.









6 Şubat 2013 Çarşamba

Beyoğlu'ndan Kitap Manzaraları

Bugün yine Beyoğlundaydık, gezmeye doyamadağım Beyoğlu'nda.
Her pasajı, her kitapçıyı tekrar tekrar gezsem sıkılmam, oranın atmosferi ve dokusu İstanbul'un başka biryerinde yok benim için.
İmge, Müge, Seda ve ben 4 blogger beraberdik. Sohbet muhabbet, bolca gülmece ile çok güzel bir gün geçirdik.
Ne içtiniz ne yediniz derseniz onlar belki anlatır blogunda:) ben bugün kitapçılara götüreyim sizi, daha doğrusu bugün gözüme çarpan kitap ve kitap raflarına bakalım.

Not: Robinson Crusoe 389 Kitabevi içinde yaşanılası kitapçılardan biri benim için, fotoğrafların çoğu da oradan...




Eski kitap dolu raflar ne kadar büyüleyici bir görüntüdür, hatta içindekiler daha merak uyandırıcı belki de....





Sanatla ilgili kitap rafları buaralar önlerinde uzun süre geçirdiklerim..





Bu da piskopat bir kitap arkadaş... daha doğrusu Marvel takıntılılara deneme testi... 2500 soruluk:)


Bu rafa da bayıldım içinde bir de pembe kapaklı üstünde kedi resimli bir kitap var, fingerprint art adında, çocuklara yönelik parmak boya ile yapılabilecek şekilleri gösteriyor. Çok sevimli.....

Game of Thrones'un bizim için önemi büyüktür....


Bu kitabın kağaı da çok albenili geldi bana, arka kapağındaki yazı da hayli ilgi çekici...