18 Aralık 2009 Cuma

Puslu Kıtalar Atlası

Dünya Bir Masaldır.. 

Ben bu kitapla yaklaşık 10 yıl önce tanıştım ve o günden beri çevremdekilere muhakkak tavsiye ederim okumalarını.

Puslu Kıtalar Atlası İhsan Oktay Anar'ın ilk yayınladığı kitap olup ardından "Kitab-ül Hiyel", "Efrasiyabın Hikayeleri", "Amat", ve son olarak da "Suskunlar" ı yazıp yayınlamıştır. Puslu Kıtalar Atlası'nın ardından tüm kitapları kütüphanemizde yer almakta ve zevkle defalarca okumaktayız.
Peki bu kitapları özel kılan nedir?
Öncelikle dili, kitapın ilk sayfalarında sanki yabancı dilde bir kitap okuyumuşuz ve fakat nasıl olupda anlıyabiliyormuşuz hissine kapılıyorsunuz.
Kitabın diliyle anlaşmaya başlayınca hikayenin akıcılığına kapılıp sayfalar arasında sürüklenmye başlıyorsunuz. Hikayeler arasındaki bağlantılar, geçişler biz farkına varmadan sıralanıyor arka arkaya,. Bir masal içinde fantastik hikayelerle çevreleniyor ve sona ulaştığınızda boşluğa düşüveriyorsunuz, bu ortamdan hiç çıkmasaydım diyorsunuz, dolayısıyla hemen diğer kitaplara sarılıyorsunuz bu alışmışlıkla.

Ne anlatıyor hangi ortamlarda geçiyor hikaye derseniz, 17. yüzyılda İstanbul bize sahne oluyor.

Kitabın arka kapaktaki yazısı ise şöyle
Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hala malum konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu...
"Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."
Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:
"Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır."


Kitap, İletişim Yayıncılık'dan çıkmış ve Ekim 2009'da 36. baskısı yapılmış, ilk baskısı 1995 yılında yapılmış. 

Keyifle okumanız dileğiyle 

 

7 yorum:

NzN dedi ki...

En sevdiğim yazar...
Bütün kitaplarını heyecanla, zevkle, mutlulukla okudum.
Böyle kıymetli birisinin de bu kadar az ortalarda görünmesi beni üzer aslında birazcık.
Keşke daha fazla okuyabilsek derim her zaman.

Sanat Notları dedi ki...

Bende bu hafta Kitab ül Hiyeli bitirdim, onunda yorumunu yakında yayınlıycam, müthiş müthiş ama en çok Suskunlar güzel diyorlar ne dersin

NzN dedi ki...

Ben hepsini farklı farklı seviyorum.
Anlatımı, dili ne kadar hissettirse de İhsan Baba'dan çıktığını kitabın illa ki farklı dokunuşlarla kitapları birbirinden bambaşka yerlere koymana sebep oluyor.
Ben de okumadan önce Suskunlar'ı mutlaka oku demişlerdi, en güzeliydi bir çoklarına göre...
Fakat okuduktan sonra ben öyle apayrı bir yere koymadım, koyamadım. Hepsini seviyorum.
İlla ki kayırmak gerekirse de Efrasiyab'ın Hikayeleri içimi bir başka ısıtmıştı :)

nane şekeri dedi ki...

Allahımmm burada İhsan Oktay Anar severler varmış ne güzel :) ben de Kitab-Ül Hiyel dışında tü kitaplarını okudum.Onu da aldım bir süre önce yakınlarda okurum diye düşünüyorum

Sinem Ergun dedi ki...

Beğeneceğini düşünüyorum bir İOA sever olarak, epeyde gülersin hallerine bence

İnsan olun biraz... dedi ki...

Kesinlikle harika bir kitap , elimde İhsan Oktay Anar'ın Üniversite Tezi var kesinlikle okunmalı.

Sinem Ergun dedi ki...

İnsanat merhaba, Tezinin konusu neymiş, herkse ulaşabiliyormu tezine, merakta bıraktın beni:))