6 Ekim 2010 Çarşamba

Teneke - Yaşar Kemal

Zaman yolculuğu yaptım, 50 li yıllarda Çukurova'ya gittim.
Önce Resul Efendi'yle tanıştım. Kaymakam vekili olmuş tam da emekliliğine 1,5 yıl kala. Hem de pirinç ekme döneminde. Şimdi tüm çeltikçiler, ekim için ruhsat istiyorlar. Resul efendi  bu izni verirse ne olacağını biliyor da o yüzden direniyor, he deyip geçiyor. Bir yandan da çok korkuyor; izni vermediği için başına kötü birşey geleceğini biliyor. Yeni kaymakam biran önce gelse diyor içinden.

Pirinç yetiştirmek pamuktan çok farklı. Çok su istiyor, bataklık seviyor. Bataklık sinek demek, sinek ise sıtma. Her yıl sıtmadan onlarca insan ve çocuk ölüyor. Çeltikçilerin umrunda değil. Pirinç bire seksen veriyor, sanki bir maden, mili kurtuluş diyorlar.

Birgün yeni kaymakakam geldi kasabaya. Genç daha 24 yaşında, heyecanlı, hevesli, kasabayı kalkındıracak, sıtmaya son verecek.

Çeltikçiler, onu öyle birkarşıladılar ki, kendini ünlü Türk büyüğü sandı zavallı, bu sarhoşlukla imzalayıverdi birkaç ruhsatı. 

Resul efendi olacakları biliyor, delikanlıyı uyarmak istiyor ama korkuyor, ona kanunu göstermek istiyor, ruhsat için gereken kuralların yerine getirilimediğini söylemek istiyor.
Ama çeltikçiler bilir onun söylediğini, ya ona zarar veirlerse.

Çeltikçi Okçuoğlu ruhsatı alır almaz bastı suyu gece gündüz. Ruhsata göre arazisinin ortasında kalan köy çamura bulandı. Bütü köylü bir gecede sular altında kaldı.
Bu gidişle evleri yıkılacak, sinekler basacak bütün kasabayı, sıtma başlayacak yine.

Resul efendi dayanamadı verdi kanunu genç kaymakama.
Kaymakam ne mi yaptı. Zorlu bir mücadele başlattı.

İşte bu zorlu, üzücü ve elden birşey gelmez mücadeleden geliyorum.

Yaşar Kemal kendi doğduğu büyüdüğü yerler hakkında yazdığı bu uzun hikayesinde çok akıcı ve sade bir dil kullanarak hem ülkemizin bir dönemki gerçeklerini gösteriyor hem de din dil ırk ayrımı yapamadan insanların biribirine kenetlenmesinin nasıl olacağını kanıtlıyor.

Devamını merak ediyorsanız mutlaka okuyun, bencilliğin insanın en acımasız yanın olduğunu birkez daha görürsünüz.

Not: Cerencim bu kitap tanışmamızın bir anısı olarak benim için çok önemli, 1963 basım olmasıyla ise çok özel bir yer edinecek kitaplıkta. Çok teşekkür ederim. Çok keyifle okudum.

9 yorum:

Adsız dedi ki...

Dönemin gazetecisi Anatole France, Yaşar Kemal için şöyle demişti : ''Türkiyeden büyük bir şair tanıyorduk.. Nazım Hikmet. Şimdi Türküyenin büyük bir romancısı var.. Yaşar Kemal..

ruşyena dedi ki...

çağdaş öykücüler yaşar kemal'in öykücülüğünü demode bulurlar... çünkü üslubu, dili, kurgu bileşenleri, kullandığı teknikler vb. modern öykü enstrümanlarından uzak... ancak onun sözlü hikayecilikten getirdiği bu dil, üslup vesaire.. öykülerini öyle bir detaylandırıyor ve duyguları yansıtmada öyle bir derinliğe götürüyor ki, bu yüzden çok seviyorum Yaşar Kemal öykülerini ve romanlarını... Dönüp dönüp okurum... 1951 basımlı, Teneke ve Pis Hikaye gibi uzun öykülerinin de olduğu, tüm öykülerini kapsayan çok eski bir kitabı var kütüphanemde... nasıl özenle saklıyorum...

Sabahattin Gencal dedi ki...

DUYURU
Bloglardan Seçmeler 24 Kasın 2010 günü ÖĞRETMENLER GÜNÜ özel sayısı olarak yayınlanacaktır.

Katkı sağlamak isteyenler, öğretmenlerimizle ilgili her türlü yazı ya da başka çalışmalarını
29 Ekim 2010 gününe kadar Bloglardan Seçmeler'e gönderebilirler.

İlgi göstereceğinizi umuyorum.

Sevgi ve saygılarımla

Sabahattin Gencal

creep dedi ki...

İnce Memed'ti ilk kavuşmam.
Sonra Yer Demir Gök Bakır'dı.
Aydın'ın tarifidir, Yaşar Kemal.

kelime doğrulamayı kaldırırsanız sinirlenmem.

Sinem Ergun dedi ki...

Syrakusa, teşekkürler. Yabancı yazarların Türk yazarları övmeleri ne gurur verici. Türk romancıları yurtdışında çok yer edinemiyorlar, daha çok Avrupa ve Amerikalı yazarlar pompalanıyor. Bizimde Türk yazaraları daha sık okumamız gerekli bence..

Ruşen merhaba, gerçekten konuşurmuş gibi anlatım tarzı bir çırpıda okunuyor, sıradaki için sabırsızlanıyorum

Sabahattin Bey merhaba,
Bilgilendirme için teşekkürler.

Creep, İnce Memet benim de ilk okuduğum romanı, hatta hayatımda okuduğum ilk uzun roman 600 sayfa nasıl bitirmiştim o dönem ben bile hayret etmiştim kendime..

creep dedi ki...

esasında ilk Milliyet Çocuk dergisinde, resimlendirmişler, çocukken ilgimi çekmişti. Biraz daha büyüyünce de romanı okumuştum.
Adana'da köylüsünü yürüyüşünden fark etmişti Memet:)
Hala aklımdadır.
kelime doğrulamayı kaldırmışsın, sevdim seni:)

Ajanda Dergi dedi ki...

Türk klasiklerinin yeri ayrı

Minormax dedi ki...

Merhaba,

Teneke'yi izledim televizyonda önce. Filmi var. Sonra kitabı okudum.. Yıllar önce.

Selamlar.

ibrahimince@hotmail.com dedi ki...

Teneke romanı'nın kahramanı, değerli fikir ve iş adamlarımızdan sn "ahmet aydın bolak" tır. sn bolak, hukuk fakültesin den mezuniyetini takiben adana'nın kadirli ilçesinde kaymakamlık yapmıştır. teneke, yaşar kemal'in, bire bir tanık olduğu olduğu olayların gerçek bir hikayesidir.