25 Eylül 2010 Cumartesi

Jim Jarmusch Filmleri 1- Down By Law















Jim Jarmusch filmlerinden ilk olarak Broken Flowers'ı seyretmiştim. İkinci olarakda Down By Law.
Öyle gözükiyor ki önümüzdeki ayı sadece Jarmusch'un tüm filmlerini seyretmeye ayıracağım. Bu iki film, yönetmenin bütün filmleri için bende merak uyandırdı.
Belli bir sakinlikte ve tempoda geçen filmler, (benim henüz seyrettiklerim elbette) acımasız bir dünyanın etkilerini yansıtan bir ortamda kahramanların boşvermişlikleri ve kabullenmişliklerini mizahi bir bakış açısıyla ve fevkalade müzikler eşliğinde aktarıyor.

Bağımsız Amerikan Sinemasının en önemli yönetmenlerinden ve "auteur" lerinden biri Jim Jarmusch. Yani, tüm filmlerinde kendisine ait kişisel izler ve yaratıcılık örneklerini görebildiğimiz sinemacılardan. Filmlerinin çoğu kült seviyesine ulaşmış olan Jarmusch kendi negatiflerinin sahibi olan tek Amerikalı anlatı sinemacısıdır.

diyor ki,

"Bağımısz sinemacılık tam bir kumar gibi. Yönetmenlik işlerini kabul ederek ya da filmlerim üzerindeki denetimimden vazgeçip, onları en yüksek fiyat verene satarak çok daha fazla para kazanabilirdim. Ama bir işe hayatımın üç yılını ve bir sürü emek veriyorsam ve sen de para koyuyorsan, karı paylaşabiliriz, ama negatifler benim elimde olur" (Variety, 27 aralık 1989)

Jarmusch, minimalist bir film yapımcısı olarak bilinir. Müzik, filmlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Filmlerinde kullandığı müziklerin sahibi müzisyenler çoğu zaman oyuncu olarak da yer almaktadır. Örneğin, John Lurie, Tom Waits, Gary Farmer, Youki Kudoh, RZA and Iggy Pop filmlerde rol almıştır.

ve şöyle demiş,

"Hiçbirşey orijinal değildir. Esinlenebileceğiniz ve size yakıt olabailecek herhangi birşeyi çalın. Yalayıp yutun, eski, yeni bütün filmleri, kitapları, müzikleri, resimleri, fotoğrafları, şiierleri, rüyaları, sohbetleri, mimariyi, köprüleri, işaretleri, ağaçları, bulutları, suyu, ışığı, gölgeyi. Çalmak için sadece direk ruhunuzla konuşan şeyleri seçin. Eğer bunu yaparsanız işiniz otantik olacaktır. Otantiklik, paha biçilmezdir, orijinallik ise varolmayandır. Hırsızlığınız sizi rahatsız etmesin, hatta bunu kutlamalısınız. Her durumda Jean-Luc Godard'ın söylediği şeyi hatırlayın "önemli olan sizin aldığınız şeyler değil, onları götürdüğünüz yerdir." -Jim Jarmusch, The Golden Rules of Filming

Jarmusch filmlerinin ortak özelliği yollarda geçmesi, kahramanların yalnız yaşayan, gururlu, çevrelerindeki insanlardan yardım almaktan kaçınan insanlar oluşu ve onların gelişimlerini ortaya koyan hikayeler olması.
Aynı bugün bahsedeceğim "Down By Law" filminde olduğu gibi.

Jarmusch filmlerini yakın takibe aldım ve bir yazı dizisi şeklinde yazmayı düşünüyorum.

Down By Law

Yıl: 1986
Oyuncular: Tom Waits, John Lurie, Roberto Benigni

New Orleans'ta, biri fazlasıyla kibirli ve hiçbir işte çok kalamayan bir DJ (Zack), diğeri hayal kurmayı seven bir pezevenk (Jack) hiç beklemedikleri bir anda tuzağa düşerler ve kendilerini hapishanede aynı hücrede bulurlar. Daha sonra aralarına  Amerika'ya turist olarak gelmiş ve çok az İngilizce bilen bir İtalyan (Roberto) katılır. Jack konuşmayı ve hayallerini anlatmayı severken Zack ketum ve içine kapanık haller sergilemektedir. Roberto'nun da aralarına katılmasıyla üçlü arasında bir yakınlaşma başlar. Roberto bir kaçış planı olduğunu söyler ve üçü ortak bir maceraya atılırlar.

Kısa notlar:

- Filmin açılışı bir harikaydı. Günahlar kenti New Orleans'ın tekinsiz sokaklarında ilerleyerek eski tarz binaları ve civarı gösteren bir çekim ve fonda Tom Waits'in "Jockey Full of Bourbon" şarkısı çalmaktadır. Müzik kesilir ve önce ev ortamında Jack'i bi kaç dakika izleriz, sonra tekrar sokaklarda kamera ilerlerken müzik devam eder ve bu sefer Zack'in ev ortamına şahit oluruz. Bence etkileyici ve keyifli bir açılış olmuş.

- Roberto Benigni, az İngilizcesi, cebindeki not defteri ve abuk subuk deyimleri not alışıyla ve ayrıca tavırlarıyla tiyatrovari bir oyunculuk ama filmin mizah temposunu yükseklere taşıyan bir rol sergiliyor. Özellikle zirveye çıktığı iki sahne var ki unutamam, biri tavşan pişirdiği diğeri de hapishanede kağıt oynarlarken "I scream ice cream" tekerlemesini fark ettiğ an.

- Tom Waits'in canlandırdığı karakter zannediyorum ki onun karakterine uygun olarak yazılmış, hatta sanki böyle birşey okuduğumu hatırlıyorum. Zaten Jim Jarmusch ve oyuncular yakın arkadaş olduklarından onların kişiliklerini yansıtan karakterler yaratıp hikayeyi oluşturmuş ayrıca filmin çekimleri sırasında o kadar eğlenmişler ki bittiğine çok şaşırmışlar ve üzülmüşler. Ayrıca Jim Jarmusch'un bir senaryoyu yazarken detayları sonradan eklemek yerine detayları biraraya getirip bir hikaye çıkaran bir yönetmen olduğunu belirtmek gerek.

- Hapishaneden kaçtıktan sonra başlayan yol hikayesindeki görüntüler çok güzeldi. Özellikle siyah beyaz çekim olduğu için geniş açı manzaralar çok etkileyiciydi.

- İki güçlü ve kibirli karakterin yanına delidolu ve saf bir karakter yaratn Jarmusch, izleyiciyi her an ters köşeye yatırarak sürprizler yapıyor. Hayati meselelerin herbirinde zayıf görnüşlü karakterin ön plana çıkması bir alaycılık söz konusu olabilir.

5 yorum:

Günün Notları dedi ki...

Enfes bir filmdir yahu. Jim Jarmusch'un tüm filmleri hem birbirine çok benziyor hem de birbirinden çok farklı gibidir. Bir de filmlerinde Tom Waits'i izleme/dinleme imkanı sunar ki bu benim gibi Tom Waits delisi biri için aşırı doz mutluluk sebebidir. Bundan sonra izleyeceğin film için nacizane tavsiyem Night on Earth olacak :)

ceren dedi ki...

hani sorarlar ya hep, 'imkanın olsa kiminle tanışmak istersin' diye. yegane cevabı bu adamdır.
harika bi yazı olmuş, ben niyeyse bu adam hakkında yazamıyorum çok sevdiğimden midir nedir hep zayıf kalıyor yazım ama seninki çok şahane olmuş.
ayrıca tüm filmlerini izleyip bir zirve yapalım derim ben.ne şahane olur!

Sinem Ergun dedi ki...

Banucum seninde bilmediğin bir film yok:)Tom Waits hayranı olduğunu biliyorum, bu film tam senlik olmalı, başlangıç şarkısına da bayıldım doğrusu, biraz mercek altına alıyım onu:) tavsiyene tşk, sözünü dinliycem..

Cerencim Jim Jarmusch ile beni sen tanıştırdın, hem yazılarından hemde eime tutuşturduğun Dvd ile, bak şimdi benide bağımlı yaptın, iyimi oldu şimdi hahahaha:)
evet Jamrmusch için bir zirve iyi olur, bana biraz zaman ver seni yakalıyım, Banu senide bekleriz ama zirveye:)

Adsız dedi ki...

Doksanlı yıllarda çıkan ve yayın hayatı kısa süren Antrakt dergisinde Jim Jarmusch'u okumuştum. Aklımda kalmış. Sayfanı çok beğendim. Yazın ise değme sinema yazarlarına eş. Tebrikler.

Sinem Ergun dedi ki...

Syrakusa, çok çok teekkür ederim. sabah sabah övgülerinle güne iyi başladım.
Jarmusch filmleri gerçekten izlemeye değer, değişik bir tecrübe oluyor, alışılmışın dışında ve çok dingin filmler, tavsiye ederim.
Yazılarımı geliştirmeye çalışıyorum, bol bol araştırıyorum, çeviri yapıyorum, araştırdıkça yeni filmlerle yeni yönetmenlerle karşılaşıyorum ve bu işten çok keyif alıyorum, ama daha çok fırın ekmek lazım:))