28 Aralık 2012 Cuma

Bugün 12:30 da Televizyon Başına

Yılbaşı için değişik ve lezzetli bir sofra hazırlamak için değişik fikirlere ihtiyaç duyuyorsanız benim canım arkadaşım Müge'nin ( http://yemekbahane.blogspot.com ) Start Tv de bugün yayınlacanak Soframız adlı programı seyretmenizi öneririm.
Doğuştan bir mutfak aşığı ve lezzet ve sunum dahisi Mügeciiiimi tanıyan tüm arkadaşlarımın ve benim ortak düşüncemiz olan onun mutlaka televizyonda bir yemek programı yapmasıdır.
Bugün Soframız programı umarım onun için çok sevdiği bu alanda yeni ufuklar açar ve bu yolda keyifle ilerlemesini sağlar.
İzlemek isteyenler bugün Start tv de saat 12:30 da Soframız programını açabilirler,
Kaçıranlar ise yayından sonra şu adreste istedikleri an izleyebilirler. Harika tarifler var benden söylemesi... http://www.startv.com.tr/program/soframiz

27 Aralık 2012 Perşembe

Yılbaşı Çekiliş Sonuçları:)

Eveeet, benim için çok değerli bir çekiliş oldu, neden derseniz sizin katılımınızla izlenecek çok iyi filmler ve okunacak şahane kitaplar almış oldum listeme, eminim siz de gelen yorumları okuyup listelerinize eklemeler yapma fırsatını bulmuşsunuzdur.

Gelelim çekiliş sonuçlarına, random.org ile yaptığım çekiliş sonucuna göre 1. seti Zeynep Özmen Ünlü, 2. seti ise Elif'e hediye ediyor, yeniyılda keyifli vakitler geçirmelerini diliyorum.

Hepinize MUTLU YILLAR......

Yılbaşı Çekilişi, bide benden olsun:)

Çekiliş, hertürlü heyecanlı, katılsam da düzenlesem de:)
Aslında herşey kitaplığı düzenleme girişimimle başladı. Toplarken toplarken kendi kendime dedim birkaç film ve kitap ayırıp blogdaşlarıma hediye mi etsem diye. Ve gönlümden kopan birkaç dvd ve kitabı gruplayarak iki set hazırladım:)
Çekilişe katılmak istiyorsanız yorum bölümüne "Mutlaka izlenmeli" dediğiniz en az bir filmi ve "Mutlaka okunmalı "dediğiniz en az bir kitabı yazmanızı ve hangi hediye setini istediğinizi belirtmenizi rica ediyorum.
Çekilişi 27 Aralık günü yapacağım.
İşte sizlere hazırladığım 2 hediye seti ve ufak tanıtımlar:)

Set 1 de şunlar var,


1) The Machinist - Christian Bale'ın başrolde oynadığı harika bir psikolojik gerilim film. Filmle ilgili wikipediadan alınma birkaç bilgi,
  • Filme çeşitli yarışmalarda 7 ödül verilmiştir.
  • Christian Bale bu film için özel bir diyetle 82 kilodan 54 kiloya düşmüş.28 kiloluk bu kayıp bir aktörün bir film için kaybettiği en yüksek miktar olarak rekor kitaplarına geçmiştir.
  • "El Maquinista" İngilizce olarak çekilmiş bir İspanyol filmidir. Çekimler İspanya'da yapılmıştır. 
  • Film afişlerindeki promosyon cümlesine göre "El Maquinista", "Fight Club" ile "Memento" filmlerinin bir karışımı olarak görülebilir.
2) İki Çizgi - Selim Evci'nin Yazıpı Yönettiği film ilk olarak Venedik Film festivalinde gösterilmiş ve 30'un üzerinde festivale katılmış. 
Kapağın arkasında Atilla Dorsay'ın filmle ilgili görüşü şöyle: Günümüz Türkiye'sinin geleneksel yapısı ve Batı'dan edinilen değerler arasındaki çatışmayı cinsellik, kimlik ve özgürlük gibi kavramların sınırları içinde değerlendiren film, iki insanın ilişkisini günümüzün kara vebası iletişimsizlik ve kargaşayla nasıl içinden çıkılmaz bir hale geldiğini gözler önüne seriyor.
3) The Men Who Stare At Goats - George Clooney, Jeff Bridges, Kevin Spacey'nin oynadığı, ordu ve savaş eleştirisi süper bir komedi.
4) A Dangerous Method: Keira Knightly, Viggo Mortensen ve Vincent Cassel'in oynadıkları psikanalizmin profesörleri Jung, Freud ve bir hasta arasında geçene gerçek bir hikayeden esinlenilmiş etkileyici bir psikolojik gerilim ve drama filmi.
5) Kara Kedi Ak Kedi: Emir Kusturica'nın Venedik Film Festivalinde en iyi yönetmen ödülü aldığı absürd komedi muhteşem müzikler eşliğinde.
6) Sergüzeşt - Samipaşazade Sezai'nin yazdığı Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatının harika örneklerinden biri. Köle kızların (halayık) anlatıldığı ve çok severek okuduğum bir kitap.

Set 2 de ise bunlar var,


1) Tatil Kitabı - Seyfi Teoman'ın birçok festivalde gösterlmiş ve ödül almış filmi. 
2) Beautiful Lies - Audrey Tautou'dan yine şirin bir komedi. Herşeyi unutup hoşça vakit geçirebileceğiniz keyifli bir film.
3) Cache (Saklı)- Michael Haneke'nin bol ödüllü ve Juliette Binoche'nin Daniel Auteuil ile birlikte başrol oynadığı psikolojik gerilim. Atilla Dorsay'ın film için eleştirisi ise şöyle " Haneke, bu filmde acımasızlığın ve vahşetin dünyanın en modern kentinin çağdaş bir yöresinde bile patlak verebileceğini gösteriyor. Ayrıca en çağdaş geçinen toplumların bile bağrındaki gizli ırkçılığı ve öteki'nden nefret etme olgusunu da deşiyor."
4) Four Last Songs - Tamamen insan ilişkileri üzerine kurulu Akdeniz'de bir adada geçen İngiliz komedisi. Kendinizi bu filme teslim ederek adada kendi halinde yaşayan bir grup sıcak kanlı insandan biri olarak hissedebilirsiniz.
5) Sagan - "Çok güçlü görünen, başarılı fakat yalnız bir kadın'ın hikayesi" "Günaydın (Merhaba) Hüzün" adlı kitabın ünlü yazarı Françoise Sagan'ın hayatı. Gerçek hayat hikayeleri herzaman ilgi çekici ve etkileyici olmuştur.
6) Pirinç - Su Tong - Pirinç, 1930'lu yılların Çin'inde pek çok işe yarar.Neredeyse biricik besin olmanın yanı sıra para yerine de geçer. Hem afrodizyak olur, hem de cinsel işkence aracı. Hem cinayet silahı olarak kullanılır hem de tüm iyiliklerin simgesi olarak. Günümüz Çin edebiyatının en kışkırtıcı yazarlarından Su Tong, birçok dilde de yayınlanan Pirinç adlı romanında, dıymak bilmez bir güç ve cinsellik tutkusu olan bir gencin yaşam öyküsünü anlatıyor.

14 Kasım 2012 Çarşamba

The Master (2012) Paul Thomas Anderson


Herkesin dilindesanırım şu an, Oscar ödüllerinden pay kapacağı öngörülen filmlerden The Master. Özellikle Joaquin Phoenix'in En İyi Aktör dalında aday olup ödül alacabileceği söylentiler arasında. Filmin bir izleyicisi olarak bir karakter yaratımında başarılı bir oyunculuk performansı oluğunu yadsıyamam ama elbetteki diğer adayları da öğrenmeyi bekleyecğim son kararım için.

(İçimden bir ses bu filmin özellikle En İyi Aktör dalında ödül almak için karakter yaratımına özen gösterilerek yazıldığını düşündürtmüyor değil:)

Filmin konusuna kısaca değineyim. 50'li yılları zaman aralığı olarak seçen hikaye İkinci Dünya Savaşında Donanma'da savaşmış bir askerin savaş sonrası ülkesinde yaşadıkları anlatılıyor. Alkolik olan Freddie, savaşın travmatik etkisiyle stres bozukluğu yaşayan ve normal yaşama uyum sağlayamayan biridir.
Tesadüf eseri "The Cause" isimli felsefi bir akımı yaratan ve yayma çabasında olan hitabet yeteneği kuvvetli Lancaster Dodd ile tanışır.Bu andan sonra hayattan hiçbir beklentisi olmayan Freddie, Lancaster'ın psikolojik gelişim çalışmaları için bir kobay, hatta iki iyi dost olacak ve bu akımın yayılmasında etkili bir görev üstlenecektir.

Filmin yazarı, yönetmeni ve yapımcısı Paul Thomas Anderson hikayeyi uzun bir süre boyunca yazmış. Anderson hikayeyi oluşturken birkaç şeyden esinlenmiş, bunlar; Scientology adı verilen ve Ron Hubbard tarafından geliştirilen bir çeşit dini akım,  önceki filmi "There Will Be Blood" un ilk taslakları, Jason Robards'ın donanma anıları ve John Steinberg'in hayat hikayesi.

Tematik olarak bakıldığında inanç sistemini sorgulayan film aynı zamanda savaş karşıtı olduğunu karakterin derin incelemeleriyle ortaya koyuyor.

Filmin açılış sahnesinde savaşın bittiği noktada komutanların evlerine dönecek olan askerlere ne yapmalarını öğütlediklerini görüyoruz. Savaş makinası haline gelen ve psikolojileri bozulmuş bu genç insanlara evlerine dönünce sıradan bir vatandaş olmalarının imkansız olacağı söyleniyor.

Gerçektende baş karakterimiz Freddie umutsuz, beklentisiz ve inancını kaybetmiş bir kişilik olarak hikayenin merkezinde yer alır.

Karşı tarafta ise inançlarına bağlı ve hatta bu inançları yayma çabasında olan Lancaster Dodd karakteri verilmiş.
İnsanların yaşamda herşeyi zihinlerine kaydettiklerini iddia eden Dodd, psikolojik sorunları, birçeşit hipnoz yöntemiyle, insanları eskiden yaşadıkları travmatik olaylarla yüzleştirerek iyileştirme sürecine dayalı yöntemler geliştirmiştir.

Bilimsel çalışmalar olarak adlandırılan "The Cause" felsefesi inanç ve hisler üzerine kurulu  ve ispatlanamaz olduğundan, çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir tarikat midir?

Hikaye bu soruyla pek ilgilenmeyip Freddie'nin öyle veya böyle kendini ait hissettiği bu ortamdaki gelişimini ele alıyor.
Yani bilimsel veriler ve inanç sistemi sorgusundan öte inanç ve inançsızlık çatışması önplanda tartışılıyor.

Oyuncularla ilgili son olarak söylemek istediğim ise, Joaquin Phoenix özellikle Johnny Cash'i canlanırdığı "Walk The Line" daki başarısını bence bu filmde de göstermiş. Onun gözlerindeki ümitsizliği ve kendi geleceği için duyduğu endişeyi izleyiciye çokiyi geçiriyor The Master'da.

Phillip Seymour Hoffman ise "Doubt" filmindeki gibi milyonları kendine bağlıyacak samimi hitabet yeteneği ve babacan tavır ve bakışlarıyla bu rolün en çok yakışacağı çok doğru bir seçim olmuş:)

5 Kasım 2012 Pazartesi

Cloud Atlas (2012) - Wachowski

Cloud Atlas, David Mitchell'in 2004 te yazdığı romandan uyarlanan ve Wachowski kardeşler tarafından yönetilmiş vizyona girmesi merakla beklenen film. Şu sıralar vizyonda.
İlk olarak 37. Toronto film festiavlinde gösterilmiş ve 10 dakika boyunca seyirciler tarafından ayakta alkışlanmış.
Film bilim kurgu ve drama türünde ve sıradışı bir kurguya sahip. 6 farklı zaman-mekan ve karakter üçgenini karmaşık bir yapıda sunuyor. 6 hikayenin de karakterlerini aynı oyuncular farklı makyajlarla canladırıyor. 

Aşağıdaki listede hangi oyuncunun hangi karakterleri canlandırdığını görebilirsiniz. 
Sırf bu özelliği ile bile hem karmaşık hem de zihinleri zorlaycı bir yapıda, tabi bu tarz filmleri sevenelere ise bir ziyafet belki de.

Film başlar başlamaz konsantrasyon sağlamak ve filme adapte olmakda biraz güçlük çekilebilir. 
1849'lardan 1936'ya 1973'ten 2012'ye, ve hatta 2144'e sıçrayan zaman düzlemine sahip hikayelerden biri ise  post-apocalyptic diye tabir edilen ve  medeniyetin nükleer savaş sonrası yokolduğu ve yaklaşık olarak 2321 yılında olduğu refere edilen bir zamanda geçmekte. 

Filmin konusu ve gidişatı hakkında bir yazı yazmak izleyici açısından pek fayda sağlamayacak hatta belki işin büyüsünü bozacaktır diye düşünüyorum. 

Tim Burton'un son filmi Abraham Lincoln: Vampir Avcısı filminde de sembolik olan ele alınan kölelik ve ırkların sömürülmesi konusu Cloud Atlas'ta da göze sokulur biçimde ve farklı perspektiflerden her hikaye de ele alınmış.

Fütüristik yapıdaki şehirleşme görsel olarak klasikleşmiş şekilde ele alınmış yani göğü delen yüzlerce katı olan binalar, kat kat bir ışık hüzmelerinden oluşan yollar, jetgiller çizgifilminden alıştığımızı yoğun hava trafiği ve fakir halkın bir kaos ve karmaşa düzeninde sefil yaşamı resmedilmiş yine.
Buna benzer bir şehirlerşmeyi ayrıntılarıyla Franklyn filmin dede izlemiştik veya böyle kronolojisi bozuk ve zaman karmaşası yaratan Mr. Nobody'de.

Sonuç olarak biraz zihin yorucu fakat karışmış parçaları birleştirmeyi sevenler için ilgi çekici bir film diyebilirim.
Şöyle diyebilirim ki filmden çıktıktan sonra 10 film birden seyretmiş gibi oldum:)) 

Hikayelerdeki Oyuncular ve Canlandırdıkları Karakterler:

"The Pacific Journal of Adam Ewing" (Directed by Lana and Andy Wachowski)
§  Jim Sturgess as Adam Ewing
§  Tom Hanks as Dr. Henry Goose
§  David Gyasi as Autua
§  Bae Doona as Tilda Ewing
§  Hugo Weaving as Haskell Moore
§  Jim Broadbent as Captain Molyneux
§  Hugh Grant as Reverend Gilles Horrox
§  Keith David as Kupaka
§  Susan Sarandon as Madame Horrox
§  Halle Berry as Native Woman
§  Ben Whishaw as Rafael
"Letters from Zedelghem" (Directed by Tom Tykwer)
§  Ben Whishaw as Robert Frobisher
§  Halle Berry as Jocasta Ayrs
§  James D'Arcy as Rufus Sixsmith
§  Jim Broadbent as Vyvyan Ayrs
§  Tom Hanks as a Hotel Manager
§  Hugo Weaving as Tadeusz Kesselring
§  Hugh Grant as Hotel Heavy
"Half-Lives: The First Luisa Rey Mystery" (Directed by Tom Tykwer)
§  Halle Berry as Luisa Rey
§  Tom Hanks as Issac Sachs
§  Hugo Weaving as Bill Smoke
§  Keith David as Joe Napier
§  David Gyasi as Lester Rey
§  Bae Doona as a Mexican Woman
§  James D'Arcy as Rufus Sixsmith
§  Hugh Grant as Lloyd Hooks
§  Ben Whishaw as Record Shop Owner
"The Ghastly Ordeal of Timothy Cavendish" (Directed by Tom Tykwer)
§  Jim Broadbent as Timothy Cavendish
§  Tom Hanks as Dermot Hoggins
§  Jim Sturgess as Highlander
§  Hugo Weaving as Nurse Noakes
§  Ben Whishaw as Georgette
§  Hugh Grant as Denholme Cavendish
§  Susan Sarandon as Ursula
§  Halle Berry as Indian Party Guest
"An Orison of Sonmi~451" (Directed by Lana and Andy Wachowski)
§  Bae Doona as Sonmi-451
§  Jim Sturgess as Hae-Joo Chang
§  Hugo Weaving as Boardman Mephi
§  James D'Arcy as Archivist
§  Zhou Xun as Yoona-939
§  Halle Berry as Ovid
§  Jim Broadbent as a Korean Musician
§  Keith David as General An-Kor Apis
§  Hugh Grant as Seer Rhee
§  Tom Hanks as Cavendish Look-a-Like Actor
"Sloosha's Crossin' an' Ev'rythin' After" (Directed by Lana and Andy Wachowski)
§  Tom Hanks as Zachry
§  Halle Berry as Meronym
§  Jim Sturgess as Adam/Zachry Brother in Law
§  Doona Bae as Zachry's sister.
§  Hugo Weaving as Old Georgie
§  Susan Sarandon as Abbess
§  Hugh Grant as the Kona Chief
§  Jim Broadbent as a Prescient
§  Zhou Xun as Rose




10 Ekim 2012 Çarşamba

Monet'in Bahçesi SSM'de

MUTLAKA GÖRÜLMELİ....
İstanbul çok değerli bir sanatçıyı ağırlıyor!
Sakıp Sabancı Müzesi 39 parçalık koleksiyonla Monet'in eserlerine evsahipiliğ yapacak 9 Ekim - 6 Ocak arası.

Çiçek ve doğa temalı tabloların yer aldığı sergi; “Belki de ressam olmayı çiçeklere borçluyum.” sözlerinin sahibi Monet’nin olgunluk dönemindeki sanatsal üretiminin ana temasını oluşturan Giverny Bahçesi’ne yoğunlaşıyor.
Sergide, izlenimcilik akımına ismini veren Claude Monet’nin Giverny Bahçesi’ndeki evi, geç dönem bahçe manzaraları, nilüferler ve ünlü Japon köprüsü tablolarının yanı sıra, yakın arkadaşı ressam Auguste Renoir imzalı Monet ve eşi Camille’in portreleri, kişisel eşyaları ve fotoğrafları da yer alıyor.
Sergide yer alan bazı resimler şöyle,
Bilgi: http://muze.sabanciuniv.edu/sayfa/monetnin-bahcesi-2 







9 Ekim 2012 Salı

Aşk İksiri - Komik Opera


Koskocaaaa İstanbul'da opera seyretmek isterseniz tarihi bir bina olan şipşirin ama küçücük Süreyya Opera Binasına gideceksiniz.  Maalesef Devlet Opera ve Balesi tüm gösterilerini Kadıköy'de yer alan bu küçümencik sahnede sunmak zorundalar hala. Operalar ki geniş bir koro grubu barındıran oyunlar icra eder, Bale gösterileri dekor ve kalabalık dansçı ekibi ile gözleri doldurur, Süreyya Operası kendi çapında elinden geldiği kadar bu gösterileri ağırlamaya çalışır sahnesinde - yokluktan!

Aşk İksiri İtalyan operasının en önemli bestecilerinden Donizetti'nin bir operası. İlk kez 1832'de sahnelenen Aşk İksiri halen günümüzde sevilerek izlenmekte.
Baştan sona keyifle dinlenen eğlenceli aryalarıyla, düetleriyle ve sahne dekoruyla tüm duyularınıza hitap edecek bir opera.
Opera'ya ilk defa gidecek olanlara iyi bir tanışma olur diyebilirim. Önyargıların aksine hiç uyutucu, sıkıcı, ağır ve kasvetli bir opera değil. Tamamen renkli, canlı, cıvıl cıvıl aryalarla ve zengin bir koro eşliğinde göze ve kulağa hitap eden çok eğlenceli bir gösteri.

Canlı orkestra performansı eşliğinde klasik müziğe doyabileceğiniz eşsiz bir ortam.



Aşk İksiri


G.DONİZETTİ
L’ELİSİR D’AMORE

komik opera 2 perde

Metin:                      Felice ROMANI
Orkestra Şefi:         Gianluca BIANCHI / Raoul GRÜNEIS
Sahneye Koyan:     Yekta KARA
Dekor:                     Efter TUNÇ
Kostüm:                  Şanda ZIPÇI
Koro Şefi:               Gökçen KORAY                   
Işık:                        Bülent DARCAN

Biletler: http://www.dobgm.gov.tr

8 Ekim 2012 Pazartesi

Dünya Posta Gününe Özel Sergi - 9 Ekim

Birşey daha öğrenmiş olduk.
Her yıl 9 Ekimde Dünya Posta Günü kutlanıyor.
Ankara, İstanbul ve İzmir'de Dünya Posta Günü etkinlikleri kapsamında 8-10 Ekim arası özel pul sergisi düzenlenecek.
9-10 Ekim Galatasaray Üniversitesi Kültür Sanat Merkezi
8-9 Ekim Antares AVM, Ankara
8-9 Ekim Pasaport PTT Merkez Müdürlüğü

Ayrıca, 9 Ekim tarihinde ise etkinlikler kapsamında postalarda 'Dünya Posta Günü 09.10.2012 ANKARA, Dünya Posta Günü 09.10.2012 İSTANBUL, Dünya Posta Günü 09.10.2012 İZMİR' ibareli özel tarihli damga kullandırılacak. 
Özel tarih damgalı zarflar ayrıca 1,50 lira bedelle www.filateli.gov.tr internet adresinden satışa sunulacak.


Bugünü anma nedeni ise şunlarmış,

Posta hizmetlerinin henüz devlet tarafından yürütülen bir halk hizmeti olmadığı çağlarda devletler, bu hizmeti görenlere bazı imtiyaz ve kolaylıklar sağlama gereğini duymuşlardı. Ancak gerek matbaanın icadı ile okuma yazmanın süratle yayılması gerek yeni ülkelerin keşfi bu önlemlerin yetersizliğini ve posta hizmetlerinin devlet tarafından yürütülmesi gerektiği fikrini ortaya çıkarmıştır.

1863'te Paris’te 15 ülkenin katılımı ile bir “Posta Konferansı” düzenlenmiştir. Bu Konferans daha sonra “Dünya Posta Birliği” fikrini doğurmuştur.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 devletin tam yetkili temsilcileri İsviçre’nin Bern kentinde  toplanarak “Dünya Posta Birliği”’nin esaslarını tespit etmiş ve bu esaslar 9 Ekim 1874 tarihinde ilk Genel Kurul Kararları olarak imzalanmıştır.
Bu vesile ile de Birleşmiş Milletler Teşkilatının bir ihtisas organı olan ve ülkemizin de üyesi bulunduğu  bugün itibariyle 191 üyeli  Dünya Posta Birliği kurulmuştur.

Bu kararların imza tarihi olan 9 Ekim günü ise tüm dünya ülkelerinde “Dünya Posta Günü” olarak kutlanmakta ve bu kapsamda Birliğe üye ülke Posta İdarelerince çeşitli faaliyetlerde bulunulmaktadır.


Bilgi: http://www1.ptt.gov.tr/tr/genel/ptt-dpg.php


4 Ekim 2012 Perşembe

Tan Oral Kartpostal Seti

Geçengün bir kitapçıda rastladığım Kartpostal setini görür görmez aldım. Tan Oral'ın 10'lu kartpostal seti kadın erkek ilişkileri üzerine düşündürücü ve bir o kadar da gerçek çizimlerden oluşuyor. Biliyorsunuz postcrossing dolayısıyla posta kartı görünce algıda seçicilik yaşıyorum:) üstelik orijinal kartlar yollamak da çok hoşuma gidiyor karşı tarafa. Şuan aşağıdaki kartlardan biri Amerika'ya gitmek üzere yola çıkıyor mesela.

Bu arada Tan Oral hakkında küçük bir bilgi paylaşayım.

1937 Amasya doğumlu bol ödüllü sanatçı, Mimar Sinan Üniversitesi mezunu. Ant, Yeni Gün, Yansıma, Özgür İnsan gibi dergi ve gazetelerde karikatürleri yayımlanmış. Dostlar Tiyatrosu için filmler hazırlamış.
30 yıl Cumhuriyet Gazetesinde günlük karikatürler çizmiş ve verdiği bir röportaj sonrasında yanlış anlaşılmalar sonucu gazeteden ayrılmak zorunda kalmış.

Eserleri,
- Sansür (1977)
- Büyük Türkiye (1978)
- İki Minik Kent (1980)
- Gözağrısı (1986)
- Sus ve Dinle (1989)
- Pencereler (1983)
- İstanbul (1986)
- Yaza Çzie (1988)
- Cumartesi Pazar (1969) Film
- Sansur (1970) Film
- Kelebek Kanadı (1996) Film

Kartpostal setinde yer alan çizimler şunlar, Bakın hepsi ne kadar doğru noktalara parmak basıyor.













2 Ekim 2012 Salı

Small Change - François Truffaut

Gözüm buaralar François Truffaut filmlerinden başkasını görmüyor.
Nedeni de onun yalın anlatımlı, derinlikli kişilik incelemelerle dolu ve Fransanın 60-70 yılları arasındaki atmosferiyle dekorlanmış filmlerini izlemek çok hoşuma gidiyor.

Small Change, 76 yapımı bir film olup Thiers adlı bölgede yaşayan 9-10 yaşlarında bir sınıf dolusu çocuğun günlük yaşantısını inceliyor.

Başrolde çocukların yer aldığı filmde anne babalar sadece çocukların yaşantısında nasıl bir yere sahip olduklarını göstermek amaçlı kısa rollerde.

Hikaye, düşük gelirli bu çocukların çoğunlukla okulunda, sınıfta ders ortamlarında ve tenefüste sohbetlerinde geçmekte. Aynı zamanda çoğunun aile ortamlarını ve ev yaşantılarını da görürüz.

Tür olarak komedi olarak anılsa da birkaç gülümsetici olay dışında aslında pekçok trajedi yatmakta bu çocukların hikayelerinde. Ama Truffaut'un sunuş biçimiyle filmi merakla izlerken, aslında çocuk yetiştirmenin ciddiyetini de anne-baba ve öğretmen yaklaşımlarıyla görmüş oluyoruz 70li yıllar Fransa'sında.

Truffaut gibi özellikli yönetmenlerin filmlerini izlemeden önce onların yaşamlarına göz atmakta fayda var derim ben.
Senaryosunu yazıp yönettikleri filmlerde illaki kendilerinden gizli gizli bahsederler.
Truffaut hakkında daha önce bu yazımda bahsetmiştim.
Bunun ışığında özellikle bu filmi izlerken hangi çocuklarda Truffaut'un aslında kendini anlattığını görebilirsiniz.




28 Eylül 2012 Cuma

Sahaf Festivalinden Görüntüler


6. Beyoğlu Sahaf Festivali 25 Eylül 14 Ekim arasında Tepebaşı'nda düzenleniyor.
Dün sevgili dostlarım Dışavurum ve İmgeleme ile beraber gezdik, dolşatık, standları didik ettik ve büyük keyif aldık.
O günden birkaç görüntüyle belki size de gitme isteği uyandırırım:)









Üçümüzün evine gidenler:)







25 Eylül 2012 Salı

Fransız Kültür Merkezinden Kültürel Haberler


HEINZI LORENZEN İLE BULUŞMA

  • Yer:Institut français / Fransız Kültür Merkezi
27 Eylül 2012
Oyuncu, yönetmen ve eğitimci Heinzi Lorenzen ile "Clown sanatı" atölyesine katılanlarla birlikte bir etkinlik Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecektir. Bu etkinlikte aynı zamanda, 2012 yılı boyunca İstanbul Fransız Kültür Merkezi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Çağdaş Gösteri Sanatları Merkezi (ÇGSM) ve Paris Drama Sanatı Yüksek Okulu (ESAD) işbirliğiyle profesyonel tiyatroculara yönelik gerçekleşen eğitim projesi de değerlendirilecektir.


ULUSLARARASI 1001 BELGESEL FİLM FESTİVALİ


  • Yer: Institut français et autres lieux / Fransız Kültür Merkezi ve farklı mekanlar


27 Eylül 2012 - 2 Ekim 2012
Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB) tarafından düzenlenen Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali, aralarında Fransız yapımlarının da bulunduğu farklı ülkelerden zengin bir belgesel film seçkisini seyirciyle buluşturuyor. Belgesel alanında uluslararası işbirliğini geliştirmeyi de amaçlayan festivalin bu yılki teması "Sistem Hatası". Bu yıl ayrıca genç yönetmenlerin başarılı ilk filmlerinden bir seçki de izleyicilerle buluşacak.
ayrıntılı program : www.1001belgesel.net

AVRUPA DİLLER GÜNÜ


  • Yer: Sismanoglio Megaro
29 Eylül 2012 - 12:00- 18:00
Avrupa Diller Günü, kültürlerarası daha iyi bir iletişim sağlamak üzere dil çeşitliliğini desteklemek amacıyla, Avrupa Konseyi’nin girişimiyle 2001 yılından bu yana her yıl 26 Eylül tarihinde kutlanıyor. 
Fransız Kültür Merkezi, bu günü İstanbul’da Avrupa ülkelerinin kültür merkezleri ve diplomatik temsilcileriyle beraber kutluyor. Katılımcıları, kısa metrajlı film gösterimleri, Beyoğlu’nun tarihi mekanlarında bir bulmaca parkuru, dil derslerinden örnek uygulamalar, dans gösterileri ve derslerinin yanı sıra birçok sürpriz bekliyor.
Sismanoglio Megaro
Yunanistan Başkonsolosluğu, İstiklal cad. No.60, Beyoğlu


ŞİMDİ PARİS !


  • Yer: Musée Pera / Pera Müzesi
14 Eylül 2012 - 23 Ekim 2012
Filmler Türkçe altyazılıdır.
İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Pera Film işbirliği ile düzenlenen Şimdi Paris! programı uzun ve kısa metrajlı filmlerden oluşuyor. Program, sinemaseverleri, hayallerinin kenti Paris’e bir yolculuğa çıkarırken, günümüz Fransız sinemasının yaratıcılığını ve uluslararası önemli yönetmenlerin Paris’ten esinlenmelerini de keşfetme imkanı sunuyor.
Programda yer alan filmler :



"Dans, Paris Opera Balesi"(2009, 158’), yönetmen : Frederick Wiseman "Ama sonra"(1994, 5’), yönetmen : Tonie Marshall / "Aşk şarkıları"(2006, 95’), yönetmen : Christophe Honoré / "Mutfakta kucaklaşmalar", yönetmen : Sébastien Laudenbach (2004, 8’) / "Paris'te 2 gün"(2006, 96’), yönetmen : Julie Delpy / "Luxemburg’un tekneleri"(2005, 24’), yönetmen : Nicolas Engel / "Adres değişikliği"(2006, 85’), yönetmen : Emmanuel Mouret "Bugün Pazar" (2008, 30’), yönetmen : Samir Guesmi / "Andalucia" (2007, 90’), yönetmen : Alain Gomis / "Özel ders" (2007, 10’), yönetmen :Raphaël Chevènement "Kaçak" (2003, 117’), yönetmen : Abdellatif Kechiche / "Paris’te geceyarısı" (2011, 94’), yönetmen : Woody Allen / "Paris" (2008, 130’), yönetmen : Cédric Klapisch
Pera Müzesi
Meşrutiyet Caddesi No.65 Tepebaşı, Beyoğlu
0212.334.99.00



FRANSIZ-BELÇİKALI VE TÜRK ÇİZGİ ROMANLARINA ÇAPRAZ BAKIŞ

  • Yer: Institut Français
24 Mayıs - 29 Eylül 2012
Küratör : Sabine BUCHMANN
Fransız ve Belçikalı çizgi romancılar yapıtlarında Türkiye’yi nasıl görüyorlar? Sergi İstanbul ya da daha genel olarak Türkiye ve Türkleri resimleyen ya da konu alan frankofon çizgi romanlardan alınmış kırk kadar çizime yer veriyor.
Sergide gösterilecek çizimler, Fransa ve Belçika çizgi romanının Türkiye’ye  bakışının gelişimine de ışık tutuyor: kostümlerin göz alıcı renklerine bağlanan Bécassine, Prétexte’in çağdaş kahramanı (Sylvain Limousi), Türkiye’de çekilen Tenten ve Altın Post filmi ya da ilk cildi Fransız Kültür Merkezi’nde yazarlarının katılımı ile tanıtılacak olan padişahın generali olarak atanan 15. Louis’nin eski askeri Bonneval Pacha’nın maceraları. Öte yandan ziyaretçiler sergide Türk çizgi romanının en önemli yazarlarının desenleri aracılığı ile frankofon dünyasına yönelik bakışı ve çizgiyi yakından görme fırsatını da bulacak.

Sergi alanında 25-27 Mayıs tarihlerinde etkinliğe katılması beklenen yazarların kitaplarını imzalayacakları bir kitap köşesi de kurulacak. Davet edilen yazarlar: Rachid Alik, Yılmaz Aslantürk, Gwen de Bonneval,  Paul Gravett, Jean-David Morvan, Micol, Fabrice Parme, Sergio Salma, Herr Seele. İmza saatleri için:www.istanbulles.com

açılış : 24 mayıs perşembe, 19:00
24 mayıs - 29 eylül
Fransız Kültür Merkezi