Yönetmen: François Truffaut
Oyuncular: Jean-Pieree Leaud
Yıl: 1959
400 Blows François Truffaut'un üçüncü filmi olup 12 yaşındaki Antoine Doniel'in dramatik yaşamını konu alır. Fransız Yeni Dalga akımının öncülerinden olan bu film Truffaut'un başyapıtlarından biri olmasının yanısıra aynı zamanda yarı otobiyografik özellik de taşımakta. Planlı bir hareket olmamasına rağmen Truffaut bu filmden sonra Antoine'in hayatını konu alan bir kaç film daha çekmiştir.
Antoine and Colette (1962), Antoine'in Colette'e aşık oluşunu anlatırken,
Stolen Kisses'de(1968) Antoine'ın yetişkinliğe adım atışını,
Bed and Board'da (1970) evlilik hayatını,
Love on the Run (1979) ise evliliğinin sona erişini anlatır.
Görüldüğü gibi Truffaut bu seriyi peşpeşe değil yıllara yayarak ve arada pek çok başka film çekerek oluşturmuş. Ama en güzeli Antoine'ı çocukluktan itibaren hep aynı kişi yani Jean-Pieree Leaud canlandırmış.
Filmin yarı otobiyografik özelliği Truffaut'un yaşamıyla Antoine'in yaşamı kıyaslanınca çok bariz olarak ortaya çıkmakta.
Truffaut 1932 yılında babasız olarak dünyaya gelir ki bu o dönemde ahlaki olarak gizlenmesi gereken bir durumdur. Bu yüzden bir süre hemşire ve anneannesi tarafından büyütülür. Annesi bir başka adamla evlenince soyadına kavuşan Truffaut ne yazık ki mutsuz bir aile yaşamı geçirir. Özellikle annesinin kendisine kötü davranışları sebebiyle evden uzakta çok vakit geçirmeye başlar.
Hatta annesi ve babası tatile gittiklerinde onu yanlarına almayıp tek başına bırakmaktadırlar. Christmas zamanı yalnız kaldığını bile hatırlamaktadır kendisi.
Okul hayatına da önem vermeyen Truffaut vaktinin çoğunu sinema salonlarına beleş sızarak geçirir. Film seyretmek en büyük zevkidir. Arada ufak tefek hırsızlık yaptığı da olmuştur.
Çeşitli başarısız okul döneminden sonra kendi eğitimini kendi ele almaya karar veren Truffaut haftada üç kitap okumak ve üç film seyretmek gibi hedefler koyar kendine.
Truffaut 18 yaşında 1950 yılında orduya katılır ve iki yıl boyunca kaçmaya çalışır ve tutuklanır. Bazin politik çevresinin yardımıyla onu kurtarır ve kurduğu Cahiers du cinéma dergisinde eleştirmen olarak ona iş verir ve böylece Truffaut acımasız eleştirileriyle tanınmaya başlar. Kendisine "Fransız Sinemasının Mezar Kazıcısı" diye lakp takılır ve 1958 yulında Cannes Film Festivaline davet edilmeyen tek eleştirmen olur.
François Truffaut "auter teorisi" nin gelişimi için Bazin'e çok destek verir.
Farkındayım filmi bıraktım ve oturup François Truffaut'un hayatını anlatmaya başladım. Ama zaten söylediğim gibi filmde yönetmenin yaşamından o kadar çok gerçek olay alınmışki daha fala filmin konusunu anlatmama gerek yok sanırım.
400 Blows, Antoine'ın 12 yaşındaki mutsuz çocukluğunu ve başarısız okul yaşamını anlatıyor.
Hareketli bir film diyebilirm, yani sahneler çabuk değişmekte, pek çok olaya yer verilmekte. Sanki Truffaut'un aklında kalan anıların parça parça birleştirilmesi gibi.
50'li yılların Fransa'sı, yaşam biçimleri ve okul düzeni hakkında da fikir sahibi oluyoruz ki bu benim en ilgimi çeken şeydir, yani son yüzyılda filmler sayesinde gezinti yapmak.
400 Blows, bir itirafname. Zor bir çocukluk geçirmesine rağmen bir insanın bununla yüzleşmesi ve milyonlara hikayesini anlatma cesaretini gösteren film.
3 yorum:
Sinem nihayet 2. başyapıtını da verdi bize :)
sen böyle yazdıkça, ben Truffaut'dan başka bişey seyretmiycem galiba:)
Senden de bir yeni dalga yazısı beklerim, kimbilir nasıl tadından yenmez:)
Fahrenheit 451 i seyretmedim.M.gülsoy blogunda edebiyat okumalarında vermiş,o da güzeldi.bir bak istersen..
Yorum Gönder