8 Nisan 2010 Perşembe

Son Zamanlarda Seyrettiklerim ve Önerilerim

Seyrettiğim her film için ayrı ayrı yorum yazamıyorum ama arşivimde de bulunmalarını istediğimden birikenlerle ilgili özet olarak birkaç kelam etmek istedim. Başlıyorum.

La Mome - La Vie En Rose - Kaldırım Serçesi

Yıl: 2007
Yönetmen: Olivier Dahan
Oyuncular: Marion Cotillard ve Gérard Depardieu

Ödüller: Marion Cotillard 7 ödül aldı (Oscar, Altın Küre, Prix Lumière , Golden Space Needle, Bafta, César,Czech Lion) ayrıca film 7 ayrı ödül daha topladı.

Edith Piaf'ın 3 yaşından ölümüne kadar hayatı, fakirlik yıllarından nasıl şöhret olduğu, hastalıkları, aşk yaşamı, kariyeri, yaşam tarzı Marion Cotillard'ın  muhteşem performansıyla anlatılan filmde aynı zamanda Edith Piaf'ın bildiğimiz pek çok şarkısıda bize eşlik ediyor.

Gençlik yıllarından yaşlılık haline kadar her yaşını canlandıran Cotillard'ın oyunculuğunda ,özellikle onun gibi kambur duruşu, yürüyüşü, her durumda yüzünde oluşan kocaman gülümsemesi, konuşma tarzı ile sanki gerçek Edith Piaf'ı seyreder gibi hissediyor insan.

Yıllardır tüm dünyada ünlenmiş bu sanatçının, kırık dökük ailesini, babannesinin genelevindeki çocukluk günlerini, sokaklarda şarkı söyleyip para toplayışını, içkinin hayatındaki vazgeçilmez yerini, ve şöhretine rağmen mütevaziliğini ve umursamazlığını seyretmek, bir dönemin, Fransa'nın ikonu, en popüler şarkıcısının hayatını öğrenmek istiyorsanız her türlü başarıyı hakeden bu filmi tavsiye ederim.

İl Postino - Postacı

Yıl: 1994
Yönetmen: Michael Redford
Oyuncular:  Philippe Noiret ve Massimo Troisi
Ülke: İtalya, Fransa, Belçika

Ödüller: Bafta, Oscar (En iyi orijinal şarkı)


Şilili ünlü şair Pablo Neruda'nın yaşamından hayâli bir kesitin anlatıldığı "Postacı" da, 1950'lerde şair Pablo Neruda siyasi fikirlerinden ötürü İtalya'da bir adada sürgündedir. Şaire bisikletiyle mektuplarını taşıyan içine kapanık, çok zeki olmayan, basit bir postacının yavaş yavaş şiiri sevmeye başlaması ve şairle aralarında gelişen sıcak dostluk anlatılmaktadır.
(Gerçek hayatta Neruda 1952 yılında İtalya'nın Capri adasında İtalyan tarihçi Edwin Cerio'nun villasında bir süre yaşamıştı, filme bu da esin kaynağı olmuştur, filmin çekimleri ise Sicilya'da Salina adasında yapılmıştır) Vikipedia'dan alıntı.

Filmde yeralan bir diyalogdan alıntı:

« Neruda: Benim şiirimle kızı baştan çıkarmışsın.
Postacı: Senin yazdığın şiirle kızı baştan çıkardığım doğru. Ama o şiir sana ait değil.
Neruda: Benim yazdığım şiirin bana ait olmadığını mı söylüyorsun?
Postacı: Evet. Şiir, yazana değil ihtiyacı olana aittir. »


Bence mutlaka seyredilmesi gereken bir film, çok dingin bir yapısının olmasının yanısıra, felsefi diyaloglarla süslenmiş ve gerçekçi bir hikaye diye düşünüyorum. Ayrıca Massimo Troisi'nin oyunculuğunu mutlaka görmelisiniz, karakter üzerine öyle güzel oturmuşki, içimden birara bu adamı acaba adadan mı buldular diye geçirmiştim.

Hoşuma giden bir diyalog daha,

"Metafor ne demek sayın Neruda?"
"Bir şey söylerken, başka bir şeyi ima etmektir sevgili Mario."
"Nasıl yani, sayın Neruda?"
Neruda denizle ilgili bir şiir okur.
"Bu şiirdeki deniz, hayatın metaforu olarak kullanılmıştır Mario, nasıl buldun şiiri?"
"Çok güzeldi sayın Neruda, sanki içinde tekne salınıyordu."
"Bak sen de metafor yaptın Mario!"
"Ne zaman yaptım?"
"Şimdi...'tekne salınıyordu içinde dedin'."
"Tekne bir metafor yani..."
"Evet..."
"Deniz bir metafor, gökyüzü bir metafor, o zaman tüm dünya, başka bir şeyin metaforu sayın Neruda..."
"Sevgili Mario bu sorunun cevabını denize girip biraz düşünmek istiyorum."
Denizden çıktığında Marioyu kendi kendine konuşur bulur:
"Metafor...Metafor"


Law Abiding Citizen - Adalet Peşinde

Yıl:2009
Yönetmen:Gary Gray
Oyuncular: Gerard Butler ve Jamie Foxx

Son zamanlarda seyrettiğim en etkili, sarsıcı polisiye, gerilim filmi. Hukuk sisteminin tartışıldığı filmde ailesini katleden iki suçulunun hukuk sistemindeki aflardan dolayı yeterli cezayı almadığını düşünen Clyde'ın zekice planlarıyla tüm hukuk sistemini de içine alan intikam yöntemi anlatılıyor.

Filmi seyreden herkesin bir tek problemi sonuyla ilgili olacaktır, elbetteki bahsetmiycem ama başta bende herkesle aynı fikirde olsam da aslında doğru son buydu diye düşünüyorum, onu da belirtmek istedim.


Harry Brown

Yıl: 2009
Yönetmen: Daniel Barber
Oyuncular: Michael Caine
Ülke: İngiltere

Yine bir intikam filmi sayılabilir, bu sefer işbaşında yaşlı ve emekli bir donanma askeri var. Güney Londra'da otoyol kenarında şehirden uzak bir semtte uyuşturcu çetesinin korku saçtığı ve polisin kayıtsız kaldığı bir bölgede en yakın arkadaşı katledilince kendisi duruma el koymaya karar verir.
Uyuşturucunun ve şiddetin etkisinin çarpıcı görüntülerle verildiği bu filmde konu bir müddet belli bir yavaşlakta ilerlerken bir müddet sonra tırmanışa geçiyor. Ama yine de bana bazı sahneler çok uzun geldiği için filmi hızlı ilerletmek durumunda bile kalmıştım.



Doubt - Şüphe

Yıl: 2008
Yönetmen:  John Patrick Shanley
Oyuncular:  Meryl Streep ve Philip Seymour Hoffman

Ödüller: Critics' Choice En iyi Kadın Oyuncu, Dallas-Fort Worth Film Critics Association En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Houston Film Critics Society (2 ödül), National Board of Review (2 ödül),  Palm Springs International Film Festival, Phoenix Film Critics Society, Screen Actors Guild, St. Louis Gateway Film Critics Association, Washington D.C. Area Film Critics Association

Film 1964 yılında, Bronx'da St. Nicholas Kilisesi'nde geçmektedir. Ülke politikasındaki değişimin kilise camiasını da etkisi altına almasıyla okula ilk kez siyahi bir öğrenci alınmıştır. Rahibe Aloysius, kilisenin katı geleneklerini yıkmak için çaba gösteren Peder Flynn'in bu yeni öğrenciye karşı olan aşırı ilgisinden şüpheye düşer. Bu şüphe, Peder ve Rahibe arasında müthiş bir irade savaşı başlamasına sebep olur. (Vikipedia'dan alıntı)

Filmde Peder 3 kere vaaz veriyor, hepside o kadar etkileyici ki, özellikle film bittiğinde başa dönüp ilk vaazı tekrar seyretme hissi uyanıyor insanda.

Film aslında bir tartışma konusu gibi.
Birşey hakkında şüpheniz varsa bu ispat edilene kadar bu şüphe vicdanınızı hiç rahat bırakmayacaktır. Şüphe duyulan kişiden daha çok baskı ve stress altında olacaksınız
.
Film işte bu mücadeleyle geçiyor, peki biri sizden şüpheendiğinde onu şüpheleriyle başbaşa bırakıp hiç savunma yapmazsanız ne olur.
Filmin sonu ile ilgili herzaman keyifli bir tartışma yaşayabilirsiniz.

10 yorum:

Günün Notları dedi ki...

il postino'yu çok severim, özellikle de finalindeki şiiri. doubt ise oyunculukların zirve yaptığı bir filmdi bence.

Romankarakteri dedi ki...

"La Vie En Rose" favorilerim arasındadır. Bir çok defa seyretmişimdir.

İnsan olun biraz... dedi ki...

İl Postino'yu eskiden izlemiştim tekrar izlemeyi istiyorum ama bir türlü dvdsini bulamadım, siz nerden izlediniz bulabileceğim bir kaynak var mı ?

Dışavurum dedi ki...

Oooh süper tavsiye olmuş bu , teşekkürler.

Bero dedi ki...

Süper filmler :)
Bu arada ne kadar çok film izleyip kitap okuyorsun Sinem.
Gözümden kaçmadı degil,
Çocukla bunu başarmanı takdir ettim :)

Barakuda dedi ki...

La Mome'daki Marion Cotillard performansının mutlaka görülmesi gerekir..

Law Abiding Citizen fazla beklentiye girilmeden izlenirse normalinden daha fazla beğenilecek bir film.. Sisteme getirdiği eleştiriler ve bireysel adalet konusunda insana düşündürdükleriyle kesinlikle izlenmeyi hakediyor..

Doubt ise durağan bir film olmasına rağmen asla sıkmayan, beyni deli gibi çalıştırna, sorular sorduran, eleştirel baktıran, muhteşem oyunculuklarla birlikte derinden sarsan, Oscarlar da hakkını alamadığını düşünüdüğüm bir film..

Sinem Ergun dedi ki...

Banu, şiirden bahsetmeyi unutmuşum haklısın iyiki hatırlattın,

Romankarakteri, benimde bu listedeki favorim o dur.

Humaniart, ben Suadiye'deki bir DVD'ciden aldım arşivi geniş tel:0216 362 39 74

Sedacım my pleasure,

Bero'cum teşekkür ederim ama ilk sene resmen stand-by'da yaşadığımı söylemem gerek, bilahare konuşuruz,

Barakuda, Law Abiding Citizen konusunda haklısıni aslında her film için başta beklentiyi çok yüksek tutmamalı, harika yorumların için teşekkürler.

ceren dedi ki...

hiç birini izlememişim utanç içindeyim, hemen not ediyorum bi yerlere=)

Hakan dedi ki...

Bir de çok film izliyorum derdim; listeme ekledim: bu filmleri izleyip sinekritiklerimi bloguma ekleyeceğim.

Adsız dedi ki...

İl Postino başucu filmlerinden biridir.Law Abiding Citizen ise bana hukuk hakkında düşünülmesi gerektiğini anlatır.Sonu kimseyi sevindirmez ama senaryo başka türlü de olamaz.Keşke olsaydı dedirtir.Film bittiğinde izleyici kendini hakimin karşısında bulsa ''pişmanmısın'' sorusuna ''değilim gene yapardım'' dercesine ruh haline bürünür. Doğrmudur ?
Yanlış mı?
Law Abiding Citizen-2 olursa buna cevap verir.