14 Aralık 2010 Salı

Kartpostallar ve ben :)))

Bu yıl sevgili Leylak Dalı'nın düzenlediği kartpostal etkinliğine katıldım.

Küçükken süslü, pullu kartlar atardık birbirimize, zarfın açınca içinde düşmüş pullar dağılırdı havaya. Ellerimiz sim içinde kalırdı. Posta kutusunun dolu olduğunu görünce nasıl da sevinirdim.
Şimdilerde dolu posta kutusu nedendir bilmem (!) hiç heyecanlandırmıyor beni derken bu etkinlikle sanırım bu ay postacının yolunu gözler olacağım:)
Hatta ilk kartımı aldım nasıl da hoşluk yarattı günümde. Üstelik el emeği ile yapılmış çok orjinal bir kart bu. Taa İzmir'lerden Sevgili Nihan'dan gelmiş. Evde başköşede yerini aldı bile.

Ben de geçen gün oğluşla Kadıköy'e gidip nostaljik kartpostallar aldım. Yavaş yavaş yazıp göndermeye başlayacağım. Adres listesini Leylak Dalı'ndan aldığımda sırayla incelerken, Gaziantep, Muğla, İzmir ve Ankara'yı görmek beni çok sevindirdi, bölgem dışında da arkadaşlarımın olması ne mutluluk verici diye düşünürke Almanya ve Japonya'yı da görünce dünyanın herköşesiyle iletişimde olduğumu anladım. Artık dünya hiç de büyük değil:))

Kartpostal yazmayı da unutmuşum. Zarfa koymayarak atmayı düşünüyordum iyice nostaljik olsun diye ama kendi adresimi nereye yazıcam onu bile hatırlamıyorum:))

Bu arada eskiden internette dolaşan bir yazı vardı. Tam da bu sezona uyacak bir hikaye, hatırlarsınız mutlaka ama çok komik, beni güldürdü. Sizin de yüzünüzde gülümseme eksik olmasın:)

3 bin kartpostal nasıl yazılır

Bir dönem bir genel müdür yardımcılığı yapmış birisi anlatıyor: "Sene 1965.


Bir genel müdürlükte özel kalem müdürü yardımcısıyım.. Bayrama

10 gün var.. Benim müdür hastalandı.. İşe gireli 2 hafta olmuş, olmamış.

Genel Müdür bey beni çağırttı:

- Tebrik kartları hazır mı?.. Şaşırdım:

- Hangi kartlar efendim?

- Aman evladım, Şükrü Bey sana söylemedi mi? Bayram geldi, tebrik kartları

şimdiye kadar hazır olmalıydı. Tüh tüh.. Çabuk hemen hazırlayıverin.

- Emredersiniz efendim! dedim, ancak sabaha kadar 3 bin kartı nasıl

yazacağım? Genel müdür bey, bütün kartları çini mürekkebiyle ve en güzel

yazımla yazmamı istedi. 3 bin karttan 2 bin tanesini kendisinden makamca

alt'takilere şu şekilde yazacaktım: "Bayramını kutlar, gözlerinden öperim"

1.0 tanesi de üst makamdakilere olacaktı ve onlarda da şu ifade yer alacaktı:

"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."

Sabaha kadar 3 bin kart, düşünebiliyor musunuz?!?..

Çaresiz kolları sıvadım:

"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim",

"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim",

"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim"

1, 5, 10, 18, 28, 58, 108, 188, 558.. Yazıyorum, yazıyorum bitmiyor!..

Nasıl sıkıntı bastı!.. 738, 918..

2,5 paket Samsun'u bu arada bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek

parası olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra 2000. karta geldiğinde şafak

söküyordu. Ben de bitmişim ama önümde hala yığınla kart duruyor!

1.000 tane de üst makamlara yazılması gerekenler var.

4. paket sigarayla birlikte "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla


kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim"e başladım..

Boyuna yazıyorum, göz kapaklarım iyice ağırlaştı, takoz koysam gene de kapanacak.

209, 529, 689.. Yaz babam yaz.. Ama artık kalemi parmaklarımın arasında

tutamaz oldum. Ben kaleme değil, kalem bana hakim:

"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."

"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.",

"Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin bayramını kutlarken.."

"Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim.."

"Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim.."

"Önce bayramınızı eder, sonra eşinizle Niyazi'ye başarılı günler dilerim.."

"Sizin de eşinizin de Niyazi'nin de bayramını saygıyla eder, sıhhat dilerim.."

"Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi'ye başarılar diler aynı zamanda ederim.."

"Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi'nin gözlerinden öperim.."

"Sizin de, eşinizin de, Niyazi'nin de, bayramını da, tatilini de, gelmişini de, geçmişini de.. saygıyla ederim.."

Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim.. Genel müdür bir-ikisine şöyle bir baktı:

"Aferin" dedi.

"Güzel yazmışsın. Hemen postalayın!" HEMEN POSTALADIK!..

3 gün sonra da önce bizim genel müdürü, sonra da bendenizi postaladılar!..

9 yorum:

Müge dedi ki...

:))))))) bilmiyordum bu hikayeyi, süpermiş!!! teşekkürler Sinemcim :)

kart etkinliği de çok hoş oldu.. Leylak'cığımız sağolsun :)

Günün Notları dedi ki...

Posta kutusunu dolu görmek çok keyiflidir çokkk :) hikaye de süpermiş :)

Adsız dedi ki...

:)))))))))))))))
çok güldüm

Nihan dedi ki...

kart hep o köşede kalsın ama.
HEP.
:)))))))))

Emreabf dedi ki...

Hayatımda hiç mektup almadım posta kutuma hiç bir şey gelmedi.Eskiden kartpostal kolasyonu yapardım bir yerde duruyor hala.Hikaye çok güzelmiş.

ŞuŞu dedi ki...

Bende çok sevdim bu etkinliği.
Hiç bu kadar ilgi görmemişti posta kutumuz,herkes memnun:)

Leylak Dalı dedi ki...

Dilerim dolar taşar posta kutulurımız. Henüz benim posta kutusundan ses yok ama ben bir kısmını postaladım bile:))

Müge dedi ki...

Ben postalayalı 5 gün oluyor...
:)

Sinem Ergun dedi ki...

Emreabf merhaba,keşke katılsaydın bu etkinliğe, posta kutularımız ne işe yaradığını hatırlayacak herhalde:))
Müge, desene şuan inip baksam belki oradadır:))

Leylak Dalı, öptüm seni:)