28 Aralık 2010 Salı

Yeniyıl Mimi

Sevgili Müge tarafından ebelendim:) Çok hoş bir mim. Bir yıllık muhasebe yaptırıyor insana. Alacak verecek kalmış mı, yeni yatırım projeleri var mı, yıpranma maliyetleri, amortismanlar, hurda değeri, yıllık giderler, gelir projeksiyonları ay pardon:) yine düşünmeden klavyeyde gezince parmaklar bunları yazmışlar. Ne zamandır fizibilite çıkarmıyorum, kendimin kişisel yıllık analizimi yapayım bari. İşte sorular,

2010 yılında mutlu olduğunuz şey nedir?


Sağlıkla, sevgiyle geçirdik. Bundan başka mutluluk kaynağı aramaya gerek yok zaten.
2010 yılı sizin için nasıl bir yıldı?

Üretken bir yıl oldu benim için. Kendim için vakit ayırdım. Öncelikle blog sahibi oldum. Yazı yazma alıştırmaları yaptım bu yıl boyunca. Blogum sayesinde bir çok da arkadaş edindim.

Ajanda dergisini kurduk arkadaşlarımla, hayatımıza heyecan kattı, uzun zamandır takım çalışması içinde değildim tekrardan bunu bana yaşattı, birbirimizi kutladık heray, hiç tanımadığımız insanlardan övgüler duyduk, kendimiz de dahil pek çok şey öğrendik.
Bloguma yazma hevesiyle birçok film seyrettim hem de eskiye göre daha şuurlu bir şekilde, artık filmlerin yönetmenine, tarzına, kalitesine dikkat eder oldum. Yalandan da olsa filmler konusunda atıp tutar oldum:)

2011'e nasıl girmek istersiniz?

Yılbaşı gecesiyse bu soru, geniş çaplı bir aile toplantısıyla kutlayacağız. Ama genel olarak benim yılbaşı gecesi konusundaki düşüncem hep bu gecenin özel bir şekilde kutlanmasının gereksiz olduğudur. Yani niye bu gece yemek festivaline dönüşmek zorundadır, niye 15 çeşit meze, kuruyemiş ve meyva şartı vardır bilemiyorum. Zaten artık herzaman  herşeyi yiyebilir bir zamanda yaşıyoruz. Ne savaş var ne kıtlık, sanki bir yıl boyunca kuruyemiş yiyemiyormuşuz veya o kadar yemeğin ve tatlının üstüne birde meyvaya yer kalacakmış gibi alışveriş yapmanın alemi ne bilemiyorum. Neyse ben güzel güzel yazmaya devam ediyim cevaplarımı, sakin olayım biraz:)

2010 yılında yapmayı isteyip yaptıklarınız ve yapamadıklarınız nelerdir?

Yapabildiklerim
Doruk'a tuvalet eğitimi vermekti, geçen hafta başladık, verdim sayıyorum, sürekli çişli pantalon yıkasamda:)
Sevgili arkadaşlarımla Ajanda dergisini kurup keyifle devam ettiriyoruz.
Hedeflediğim kadar film seyrettim, kitap okudum
Kıyafet dolabımı düzenledim, çok zor olsa da eski kıyafetlerimi ayırdım helalleştim ama ihtiyacı olanları verdim, o yüzden memnunum.

Yapamadıklarım
Hergün en az bir meyva yiyemedim, en azından bir elma hedeflemiştim ama olmuyor, aklım ve elim hep tatlıda
Dolayısıyla kilo aldım veremedim
Spor yapamadım, her sabah en azından birkaç hareket yapıyım diyorum onu da yapmıyorum, yaşam kalitemi düşürmeye bilinçli olarak devam ediyorum
Bazı arkadaşlarımla daha çok vakit geçirmek isterdim
Buz pateni yapmayı öğrenmedim
Kurdele nakışı bu yıl hiç yapmadım, Doruk'a süveterde örmedim (elişi dersinden sıfır verdim kendime)
Daha fazla düşünmeyeceğim moralim bozulur falan boşveriyorum:)

Önmli Not: Yukarıdaki çizimi çok sevgili arkadaşım Şulecim çizdi ona göre:)))

Şimdi ebeleme sırası bende, işte ebelediklerim,

Banu ( http://www.birazsoylebirazboyle.blogspot.com/ )
Ceren ( http://www.neoyleneboyle.blogspot.com/ )
Müge ( http://www.yemekbahane.blogspot.com/ )
Seda ( http://www.sedasolar.blogspot.com/ )
Şule ( http://www.susuoykusu.blogspot.com/ )
http://www.kolayhayatlar.blogspot.com/

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Neden atıp tutmak şeklinde yorumluyorsun sinema yazılarını? Gayet iyi yazılar ve okuyucuların var bilesin :) Mutlu yıllar :)

Müge dedi ki...

Sinema yorumların kesinlikle çok güzel. Aynen devam.. ;)

Tuvalet eğitimi de eminim en memnun olduğun işlerden olacak.. ay ne rahatlamadır o.. çişli günler de geride kalacak nasılsa..

Ajanda desen gerçekten gurur duymanız gereken bir iş. Hepinizi ben de tebrik ederim. Ellerinize sağlık.. Diğeri de yolda zaten ;)

Sinem Ergun dedi ki...

Sevgili Syrakusa ve Müge sağolun:)şimdi gidip milliyet sanata iş başvurusunda bulunacağım bu gazla:)
şaka bir yana bu sayede iyi filmler seyretmeye başladım, bu da iyi birşeymi bilmem, hani iyi şaraba alışınca kalitesizlere burun kıvırır ya insan,öyle oldum galiba:))
Sizede mutlu yıllar...

Dışavurum dedi ki...

Sinem yazını okumayı yarıda bırakıp yorum'a geldim.
Yaa, nasıl güldüm. Birden hesaplaşmış ve serzenişte bulunmuş : Neden biz yılbaşında 15 çeşit meze yemek zorundayız, hangi devirdeyiz, kıtlık mı var???
:) :)
Haklısın, seni seviyorum ve okumaya devam ediyorum şimdi geri kalanını :)

Sinem Ergun dedi ki...

Sedoşum sende çok tatlısın, yazının yarısında mesaj yetiştiriyor bana:) bende seni çok seviyorum canım arkadaşım:) Mutlu yıllar:)

ceren dedi ki...

ahaha sinem cidden çok tatlısın, nasıl samimi yazmışsın:) bende hiç su içmedim mesela, bak bende kendimi içerledim baya:)
şaka bi yana, şu blog camiası içinde takdir ettiğim kişilerdensin, önümüzdeki sene daha da bol film, yazı, ilham getirsin sana inşallah.