12 Mart 2010 Cuma

Don Kişot Niye Önemli

Bilmeyen duymayan var mıdır Don Kişot'u. Sorulduğunda direk cevap veririz değirmenlere saldıran deli şövalye. Neden hepimiz biliyoruz, bu roman niye önemli ve bu bilgiden öte başka ne maceraları var diye düşünürken aldım okudum kitabı.

Birçok baskısı var, uzunu, kısaltılmışı, çocuk romanı versiyonu, ağdalı diyalogları kırpılmışı.

Orijinal çeviri sanırım 800 sayfa civarında. Benim okuduğum kitap biraz kısaltılmış versiyondu, onun içinde bile ağır edebi uzun konuşmalar vardı, bana yetti, genel havasını aldım yani.

Bu kitabın önemi yazıldığı dönem itibariyle ortaya çıkıyor.
Miguel de Cervantes Saavedra tarafından iki cilt olarak yazılmış ve 1605, 1615 yılları arasında basılmış.

Bu dönem İspanyol Edebiyatında Altın Çağ olarak adlandırılıyor.

Ortaçağ döneminde yani 11. yy ve 16. yy arasında önceleri yalnızlık ve sevgi gibi ince duyguları dile getiren kısa şiirler ve kahramanlık destanları edebiyatı oluşturuyordu.

Daha sonra dinsel içerikli ve azizlerin yaşamlarını anlatan şiirler yaygınlaştı.

14. yy da öykü türü başladı. Bu türün başlatıcısı Kral Alfonso'nun yeğeni Juan Manuel ve 50 ahlak öyküsüdür.

İlk İspanyol romanı ise Kral Arthur öykülerinin İspanyolca'ya çevirilerek okunması sonucunda ortay çıkmış. Böylelikle şövalye romansı yazılmaya başlandı ve popüler oldu.


Altın Çağ 16. ve 17. yüzyılı kapsayan bir dönem. Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfi ve İtalya ile alışveriş sonucu İspanyol Rönesansı başlar.

Şövalye romansının yerini pastoral romanlar alır. Hatta şövalye romansına tepki olarak pikaresk romanlar ortaya çıkar. Pikaresk romanlarda çeşitli kişilerin buyruğu altına giren, çeşitli yerleri gezen, sevimli bir serserinin yaşamöyküsü anlatılır.
Ama bu çağın en ünlü romanı Cervantes'in kaleme aldığı Don Kişot'tur. Bu roman Modern Batı Edeiyatının en önemli eseri olmuştur. Don Kişot dünyanın en çok okunan eserlerinden biridir ve 38 dile çevrilmiştir.

Cervantes'in bu romanı yazmasının da enteresan bir hikayesi var.

1570'te II. Selim Kıbrıs'ı ele geçirir ve Papa V. Pius Osmanlılara karşı birlik çağrısında bulunur. Çağrıya yalnızca İspanya ve Venedik karşılık verir. Cervantes Roma'daki İspanyol birliğine katılır. Osmanlı donanmasıyla İnebahtı Deniz Savaşı'na katılan Marquesa adlı kadırgada bulunan Cervantes; iki kez göğsünden yaralanır, bir top güllesiyle sol elini kaybeder.

Daha sonra Osmanlılar tarafından tutsak edilen Cervantes, 1575-1580 yılları arasında Cezayir'de esir olarak yaşar. Ancak orada da dolandırıcılıkla itham edilip hapse atılır. Burada yazmaya daha sıkı sarılmıştır. Yaşamının sonlarına doğru ünlü eseri Don Kişot'u hapishanede kaleme alır. Eserde yazarın kendi hayatıyla alay ettiği ve kahramanla aralarında çokça benzerlikler olduğu görülür.

Bu kadar tarih bilgisinden sonra biraz da hikayeden bahsedeyim.

Asıl adı  Alonso Quixanoolan Don Kişot 50 li yaşlarında yeğeni ve yardımcısıyl yaşayan bir kitap tutkunu.

Bütün gününü şövalye hikayeleri okuyarak geçirmekte ve her kelimesinin doğru olduğuna inanmakta.

Günün birinde cılız atı ve kırık dökük savaş aletleriyle bir şövalye gibi maceradan maceraya koşmak için yollara düşer. Hasta ve bitkin atına Rocinante adını verir.

Her şövalyenin uğrunda savaştığı bir kadın olduğu için köyündeki güzel bir kıza Toboso'lu Dulcinea adını takar kendine de Don Kişot.
Şövalyelik hikayelerinde geçen tüm ritüelleri harfiyen yerine getrimeye çalışır ve bir seyis edinir, Sanço Panza.

Böylece romandaki iki zıt karakter beraber farklı hayaller uğruna maceralara doğru yol alır. Don Kişot güçsüzün yanında olmak, başarı ve kahramanlık öykülerinin parçası olmak için mücadele verirken, Sanço Panza ise tamamen kişisel çıkarlar ve para için efendisinin tüm deliliklerine göz yumarak, onu istediği gibi yönlendirmeye çalışarak ve çokda istemeyerek maceralara dahil olur.

Çok zavallı durumlara düşen Don Kişot, şansının da yaver gitmesiyle büyük tehlikeler atlatmayı başarır, zaman zaman tutkuyla inandığı şeylerle saygınlık bile kazanır.

Eğlenceli, güldüren ve bir dönemi ve inançları yansıttığı için ve tabiiki edebiyatta bu kadar önemli bir yere sahip olduğu için okunmalı diye düşünüyorum.

4 yorum:

bienal dedi ki...

Kesinlikle okunması gereken bir başyapıt. Modern romanın temelleri bu kitapla atılmış. İçindeki birçok hikaye bugün birçok esere, filme, müzikale konu olmuş.

Bir çocuk romanı değil aman ha! Dikkatle ve keyifle tüketiniz :)

İnsan olun biraz... dedi ki...

Hakkı fazlası ile yenen bir eserdir , çünkü olay Yel değirmenlerinden ibaret değildir ancak kesilip biçilmiş ve özü tamamen akıltılmış kopyaları sadece bu kısma ağırlık vermiştir yaklaşık 1000 sayfalık eserdir toplasan 30 sayfayı geçmeyen bir konuya tıkılıp kalmıştır bu kısa kopyalar.Bu da eseri salt bir popüler kültür eseri haline getirmektedir.

Sinem Ergun dedi ki...

İnsanat, çok haklısın ama okumadan da bilemiyor insan.
Yalnız kitabı seçerken dikkatli olmalı, her kitap farklı kırpıntılarla dolu, yine de okuması biraz zor, günümüze hiç uymayan çok ağdalı söylemlerle dolu, ama hem o döneme çok güzel ışık tutuyor hem de birçok felsefi düşünce barındırıyor her macera.

meraklı dedi ki...

oldukça faydalı şeyler öğrendim sınavımda bana çok yardımcı olacağına eminim.teşekkür ederim :)