22 Ekim 2010 Cuma

Andy Warhol'la Tanıştım

Son zamanlarda okuduğum kitaplarda karşıma hep çıkan Andy Warhol ile geçen gün şans eseri tanıştım. Nerde nasıl tanıştığımızı nasıl bir adam olduğunu birazdan anlatıcam.
Onunla tanışmadan önceki bilgim çok fazla değildi açıkçası.
Andy Warhol Pop art akımının en önemli sanatçısı. Ressamlığının yanısıra film yapımcısı, onlarca kısa film çekmiş.
Bir de "gelecekte herkes birgün 15 dakikalığına meşhur olacak" sözlerini söylemiş olan adam.
Şimdi bu bilgilerim biraz daha genişledi ve hemen notlarımı alıyorum buraya.

Pop Art Nedir?
1950'lilerin ortasında önce İngiltere'de sonra Amerika'da ortaya çıkan, soyut dışavurumculuğa karşı başlatılan bir akım haline gelen sanat türü bu.
Popart, tüketim toplumunda günlük yaşamın imgelerini kendine malzeme seçiyor. İroniyi kullanarak, ulaşılamazı değersiz şekilde gösterebilirken, kolay elde edilebilen ürünleri sanatsal bir ifade içinde sunuyor. Seri üretimin ve seri üretim nesnelerini kullanıyor. 60'lı yılların yaşam tarzında önem kazanan, Cola, hazır çorbalar, sigara, sinema oyuncuları, ana malzemeleri.
Warhol, en ünlü yapıtı Marilyn Diptikonu ile şöhret kültünü ve bir bireyin kend, imgesiyle nasıl sömürülebileceğini, ya da onun arkasında nasıl kaybolacağını araştırıyor. 

Pop sanatının ilk örneği İngiliz Richard Hamilton'un "Günümüz Evlerini Bu Denli Farklı, Çekici Kılan Tam Olarak Nedir?" adlı kolajıdır.
Bu kolajdaki malzemeler, Amerikan dergilerinden alınmış ve bir reklam öğesi olarak modern bir evin salonu resmedilmiş.

Andy Warhol Hakkında
(1928- 1987)
Warhol'un el atmadığı bir sanat dalı yok neredeyse. O bir ressam, avantgarde film yapımcısı, albüm yapımcısı, (Velvet Underground'u keşfetmiş ve yönetmiş), yazar, heykeltraş, fotoğrafçı, bunun yanısıra ünlü sosyal grupların üyesi (Bohem sokak insanları, seçkin entelektüeller, Hollywood ünlüleri, ve zengin patronlar)

Kendisi birçok retrospektif sergi, kitap ve belgesel filme konu olmuş.

En çok para getiren eseri  100 Milyon dolar ile "Eight Elvis"  -ki bu miktarı elde edebilen sanatçılar çok az (Gustav Klimt, Jackson Pollack, Pablo Picasso ve Willem de Kooning)

Andy Warhol 60'lı yıllarda ikonik Amerikan ürünleri ile ünlüleri resmeder. "Factory" adını verdiği bir stüdyo kurar ve etrafına çeşitli sanatçı ve ünlüleri toplar. Warhol çizimlerinde kullandığı Coca Cola ile ilgili şunları söylemiştir.

"Bu ülkenin başlattığı en güzel gelenek zenginin ve fakirin aynı şeyi tüketmesi. Televizyon izleyip Coca Cola görebilirsin ve bilirsinki Başkan'da Liz Taylor'da bunu içiyor. Kola koladır, ve hiçbir mikatrda para ile daha iyi bir kola alamazsın. Bütün kolalar aynıdır ve güzeldir, bunu Başkan'da bilir Liz Taylor'da bilir, dilencide bilir, sen de bilirsin."

1963-68 yılları arasında 60'ın üzerinde kısa film çekmiştir. Bunun yanısıra 500'ün üzerinde siyah-beyaz Factory ziyaretçilerinin kısa deneme çekimlerini yapmıştır.
En meşhur filmlerinden biri "Sleep" tir. Bu film John Giorno'nun uyurken 6 saat kaydıdır.
Bir diğeri ise "Empire" dır. Bu filmde sekiz saat boyunca Empire State Binasına girişleri çekmiştir.
"Eat" filminde ise bir adamın bir mantarı 45 dakika boyunca yerken izleriz.

En popüler ve iyi eleştiri alan filmi ise "Chelsea Girls" dür. Çok ilginçtir ki (umarım bulup izliycem) iki ayrı hikaye eş zamanlı gösterilmekte ve zaman zaman bir bölümün sesi azaltılıp diğeri yükselmektedir.

Andy Warhol filmlerinde pornografik görüntülere yer vermekten kaçınmaz, eşcinsellik, sex, ve sapkın ilişkiler kısa filmlerinin konusu olabilir.

Andy Warhol'u anlatmak yerine söylediği ünlü sözlerine yer vermek onun mantığın anlamaya daha yardımcı olur diye düşünüyorum.

Andy Warhol: Bence herkes, herkesten hoşlanmalı (sevmeli)
Gene Swenson: Bu Pop ArtIn anlamı mı?
Andy Warhol: Evet, bu birşeylerden hoşlanmak.

The Philosophy of Andy Warhol (1975) kitabından,

- Tokyo'daki en güzel şey McDonald's. Stockholm'deki en güzel şey McDonald's. Floransa'daki en güzel şey McDonald's. Pekin ve Moskova'da henüz güzel bir şey yok.
- Doğmak kaçırılmak demek, ve sonra köle olarak satılmak. İnsanlar her dakika çalışıyor. Makina hem devam ediyor, sen uyuduğunda bile.
- Her zaman derler ki zaman birşeyleri değiştirir, ama aslında senin onları kendin değiştirmen gerekir.
-
BBC röportajı (1981)

Edward Smith: Kendi resminizi birsürü duvarda görmek ister misiniz?
Andy Warhol: Oh, hayır, onları tuvaletlerde görmeyi seviyorum.

Edward Smith: Bir tane yapmak yerine neden 30-40 resim yapmak hoşunuza gidiyor.
Andy Warhol: Çünkü o zaman opera veya başka şeyler dinliyebiliyorum.
Edward Smith: O zaman resim yaparken düşünmek zorunda kalmadığınızı mı gösteriyor bu?
Andy Warhol: Hayır, gerçekten iyi müzik dinleyebiliyorsunuz. .
Edward Smith: Yani, resim yapmak iyi müzik dinlemek için bir bahane mi?
Andy Warhol: Oh, evet.

Edward Smith: İyi bir insanın karakteri nasıl olmalı? Belli ki bazı insanları diğerlerine göre daha çok yapıyorsunuz.
Andy Warhol: Hımmmm, eğer çok konuşuyorlarsa
Edward Smith: Nasıl, yani sizi konuşturmuyorsa mı?
Andy Warhol: Evet, evet, işte bu iyi bir insan demektir.

Şimdi bu yazıyı yazmam vesile olan ve bukadar araştırmayı kısa da olsa buraya aktarmama neden olan tanışmaya geliyim.
Bir film geçti elime.
Meğer film Andy Warhol'un Factory döneminden bir kesit içeriyormuş.

Filmin adı: Factory Girl Edie
Yönetmen: George Hickenlooper
Oyuncular: Sienna Miller, Guy Pierce
Yıl: 2006

Çok köklü bir zenginliğe sahip bir ailenin kızı Edie Sedgwick, okulu bitirdikten New York'a taşınır ve Andy Warhol ile tanışır. Factory ortamına girerek Warhol Superstar'ı olur. Sapık babası yüzünden problemli bir çocukluk geçiren Edie, Factory'de kendini ifade edebildiğini düşünmektedir. İçki, sigara, uyuşturucu, gece hayatı genç yaşında yakaladığı şöhret ve umarsızca harcadığı paralar sonrasında büyü bir düşüş yaşar.
Film Edie'nin Warhol'la ünlenmesini hatta bi dönem Bob Dylan'la birlikteliğini ve dibe vuruşunu biyografi niteliğinde anlatıyor.
Filmde Warhol'un genç insanları fabrika'da bir ikon haline getirip onları nasıl sömürüp tükettiğine şahit oluyoruz. Edie pekçok filmde rolalmasına rağmen Andy'den hiç para almamış, ona karşı tüm hayranlığına karşın zor günlerinde yanında onu hiç bulamamıştır. Warhol filmde insanları çıkarkarı doğrultusunda kullanan ve işleri bitince yerine yenisini kolaylıkla bulup koyabilen, hasta ruhlu, bencil, kendine güveni az bir insan olarak tasvir edilmekte.

İşte benim tanıştığım Andy Warhol böyle. Bu film elbette Edie Sedgwick'in yakınları ve ailesi tarafından yönlendirilmiş olup yanlı bir yapım olabilir, belki de gerçekler budur. Şimdilik bilemiyorum.
Andy Warho'la ilgili birkaç tane belgesel film yapılmış. İzlenebilir. Ayrıca The Doors filminde de bazı sahnelerde geçiyormuş (evde bekliyor sırada).

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Morrison'dan sanırım 20 yaş daha büyük, ancak Morrison gibi o dönemde çok bilinen bir adam diye haturlıyorum. Tabii o ünlü 15 dakika sözünü. Kısa filmleri olduğunu biliyordum ama hiç izlemedim. Bu anlamda çok değerli bilgiler verdin Sinem. Teşekkrüler.
Ve evet Oliver Stone'un The Doors filminde 5 dakikalığına görünüyor.

dunyada bir balık dedi ki...

Enteresan bir adam.
İnsan kendi resimlerini neden tuvalette görmek ister ki? :)

Esra Duygu Bayık dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.