18 Ekim 2010 Pazartesi

Taxi Driver

Söylenecek ne çok şey bulunur bu film ile ilgili. Arşivlerde mutlaka bulunması gerektiğine inanıyorum.

Yönetmen: Martin Scorsese
Yıl: 1976
Oyuncular: Robert De Niro, Jodie Foster, Cybill Shepherd


Travis, yalnız yaşayan, depresif ve uykusuzluk problemi yaşayan eski bir donanma askeridir. Uyuyamadığı için gece taksiciliği yapmkatadır, bölge ayırmaksızın en berbat semtlerde bile iş yapar. Başkanlık seçimleri bürosunda görüp beğendiği Betsy ile kısa süreli talihsiz bir arkadaşlığı olur. Kenar mahallelerde denk geldiği 12 yaşındaki fahişe ise aklından çıkmaz. Travis bomboş yaşamını kendince anlamlandırmak ister ve öfkesi onun planlarının lideri olur.

İşte bildiğiniz hikayesi bu. Seyretmeyen varsa diye ser veriyorum sadece:)

Gelelim Kısa Notlara,

Müzikler:
- Film boyunca sık sık çalan bir fon müziği var, özellikle Travis'in taksiyle New York'un tekinsiz mahallelerinde futursuzca dolaştığı ve yalnızlığının ön plana çok iyi çıktığı tema müziği. Sanırım Bernard Herrman tarafından yapılmış. Bu müzik seyirciye soyutlanmışlık hissini çok iyi geçiriyor.
Travis'in kimseye güvenmeyen, ailesiyle bile iletişiminde mesafeli, kendi korunaklı hayatı, cinayet, fuhuş, uyuşturucu ve çetelerin dolu olduğu sokaklardan taksisiyle kayıtsızca geçmesiyle tasvir ediliyor ve bu müzik ile bu anlatım mükemmel tamamlanmış.

Görseller:
- Ben çekim teknikleri hakkında pek yorum yapamam elbette ama bazı sahnelerdeki çekimler gözüme hoş gözüktü bahsetmeden geçmiyim. En vurucu görsele sahip sahne, Betsy'nin arka koltuktaki görünütüsünün ışık hüzmeleriyle çevrelenmiş dikiz aynasıyla gösterimiydi. Cybill Shepherd'in kusursuz buğulu güzelliği şehrin alacakaranlığında çok hoş görünüyordu.

Senaryo:
- Bu bir dönüşüm hikayesi. Sıradan gözüken bir insanın yalnızlığına aradığı çözümler yetersiz kalınca kendi kaderine bir başkaldırı niteliğinde varlığını anlamlandırmak, farkedilmek ve birey olduğunu herkese duyurma çabası. Bunu kendince iyiye hizmet olarak adlandırıp öfkesini o yöne kanalize eder.

- Filmin sonu çoğu izleyici ve eleştirmen için kesinlik içermemekte. İzleyicinin düşünce ve algı biçimine bıraklıan son aslında Martin Scorsese için belli bir kesinliğe sahip. Yönetmen bir röportajında Travis'in gelecekteki davranış modelinden bahsediyor. Ama yinede izleyici ister istemez sonunun kesinliğinden emin olamıyor.

- Filmin, talihsiz bir olaya sebep olduğu için kötü bir şöhreti var. Filmi defalarca seyreden ve özellikle Jodie Foster'ın hayranlarından John Hinckly, onu etkilemek adına Ronald Reagan'a suikast girişiminde bulunuyor.

Söyleyecek daha çok şey bulunur belki, sizin de vardır mutlaka yok mu:))






5 yorum:

AidaSalem dedi ki...

Bir gün bir yağmur yağacak ve tüm dünya temizlenecek gibi bir şey demişti Travis Bickle ve Nuh Tufanı'na gönderme yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam... Evindeki pencerelerin demirinin de pencerenin dışında değil içinde olması ilginç bir detaydı. Kendini dış dünyadan soyutlamış ve evine hapsetmiş bir adam...

Adsız dedi ki...

İzlediğimde yeni gösterime girmişti. Çocuktum ve babam benni starwars'a götürmüştü. Bakıkry sinema 74 de. Başım ağrıyorduama muluydum.ne izlediğimiise yıllar sonra anladım. yazına şapka çıkarttım :)) iyiyazar iyi projeci :))

Sinem Ergun dedi ki...

Aida Salem, eviyle ilgili çok ilginç bir detay yakalamışsın, ben dikkt etmemiştim. Teşekkürler...

Syrakusa, Nsıl yani, baban seni kandırıp star wars diye buna mı götürdü:)) sende herkese starwars diye bunun konusunumu anlatıyordu yoksa:))) ben mi yanlış anladım bu nasıl iş:))

Adsız dedi ki...

:)) hayır star wars dan çıkıp buna gitmiştik. çünkü ben tutturmuştum izliycem diye :)

Av. Levent Öge dedi ki...

martılar olsun, deniz olsun, baktıkça içimiz açılsın, hayat bayram olsun