11 Kasım 2010 Perşembe

Bu Nasıl Bir Öykü (Bölüm 5)

Gemi limana ağır ağır yaklaşırken, Ömer yanında öğretmeni ile birlikte iskelede bekliyordu. Öğretmeni elini Ömer’in omuzuna koymuş, en az Ömer kadar heyecanlı ve tedirgindi ama belli etmemeye çalışıyordu. Aslı, resim defterine Ömer’i çizmeye başladı. Ama bunu yaparken sınıfının penceresinden dışarı bakıyor, kalemi kendiliğinden Ömer’in yüzünü resmetmeye devam ediyordu. Geminin uzun sireni tüm limanda yankılandı. Ömer bir adım ileri gidip omuzunu öğretmeninin elinden kurtardı ancak geri çekildi. Bu esnada Aslı’nın kaleminin ucu kırıldı.


Limanda Ömer’in babasının silah arkadaşları tam kıta hazır bekliyor ve arkadaşlarının cenazesini törenle teslim almak için hazır duruyorlardı. Ömer titrek bakışlarla onlara baktı. Hepsinin yüzünde üzgün bakışlar vardı. Cenaze arabası ışıklar içinde hazır bekliyor, komutanları bütün teslim alma işlerini çok hızlı olması gerektiği yönünde talimatlar yağdırıyordu. Aslı kaleminin ucunu açarken, izlediği okul bahçesinde Ömer’i koşarken gördü. Hızla ayağa kalktı ve hayal gördüğünü anlayıp sırasına oturdu. Ömer öğretmeninin yüzüne bakıp cenazenin başına gitmek istediğini söyledi.

Cenaze gemiden indirilirken, Ömer, Perez’in ağır adımlarla cenazeye eşlik ettiğini gördü. Onu tanımıyordu ama kendisini Perez’e çeken bir hisle doldu içi. Perez, ağır aksak yürürken gözleri bir yandan da Ömer’i arıyor, o kalabalığın içinde gördüğü bir sürü çocuğun içinde Ömer’i kestirmeye çalışıyordu. Ömer’i görmesi gecikmedi. Okulda kimliği belirsiz tuhaf adamın Ömer’e verdiği zarfı tutan çocuk Ömer’den başkası olamazdı. Aslı resme devam etti. Ömer’in yüzü resimde şekillenirken o hala resim kağıdına bakmıyor, dışarıyı izliyordu.

Perez yanındaki subaylarla birlikte Ömer’in yanına gitmeden önce cenaze limandaki bekleme odasına kondu. Ömer öğretmeniyle birlikte odaya doğru giderken öğretmeni Ömer için endişeli, Ömer ise güçlüydü. Dik ve mağrur adımlarla odaya gitti. Cenazenin başına hemen gitmedi. Odanın kapısının önüne gelince durdu. Öğretmeni de Ömer’in hemen arkasında durdu. Ömer elinde tuttuğu sarı zarfı olanca kuvvetiyle sıkmaya başladı. Aslı kalemine hakim olamıyor, çalan tenefüs zilini duymadan sınıfta olanca hızıyla Ömer’i resmetmeye devam ederken dışarıya bakıyordu.

Ömer arkasına döndü.

Öğretmenine odaya yalnız girmek istediğini söyledi. Öğretmeni önce bir adım öne gelip ona eşlik etmek istese de çaresizce başını salladı. Ömer odaya girdi.

Cenazeye sessizce yaklaştı. Elindeki zarf sıkılmaktan buruşmuş bir haldeydi. Bir süre heykel gibi durdu. Gözlerini yavaşça yerden kaldırıp cenazeye doğru bakmaya başladı. Aslı delirmiş gibiydi. Nefes almıyor ve resim kağıdına hiç bakmadan çiziyordu. Okulun bahçesine düşmeye başlayan yağmur damlalarını gördü. Kaleminin ucu bitmiş, Ömer’in resim kağıdındaki çehresi artık çizemeyen kalem yüzünden silik ve belli belirsiz bir halde oluşmaya başlamıştı.

Perez, elinde Hakan Binboğa’nın zarfı olduğu halde cenaze odasının önüne geldi. Ömer’in öğretmenini başıyla selamladıktan sonra çat pat türkçesi ile birşeyler söylemeye çalıştı. Öğretmen Ömer’in içeride olduğunu ve yalnız kalmak istediğini söyledi. Perez bir süre bekledikten sonra elinde zarf ile odaya girdi. Ömer cenaze ile fısıltılarla konuşurken yanına gelip durdu. Ömer Perez’i farketmemişti. Perez bir süre küçük çocuğu süzdü. Onun cesaret ve direncine gizliden gizliye bir hayranlık hissetti içinde. Sonra bozuk türkçesi ile birşeyler söylemek istedi ama Ömer’in onu duyamayacağından emindi. Elindeki zarfı cenazenin üzerine bırakarak çömeldi, Ömer’in omuzlarını tuttu ve ona çok güçlü bir çocuk olduğunu söyledi. Ardından odadan çıktı. Öğretmene bir kaç gün İstanbul’da kalacaklarını, Ömer’in ihtiyaç duyması halinde kendisini arayabileceklerini söyledi ve telefonunu verdi.

Ömer ikinci zarfı uzun bir süre bekledikten sonra eline aldı. Şimdi elinde iki zarf vardı. Aslı boğulurcasına derin bir nefes alıp kendine geldikten sonra kağıda baktı. Gördüğü yüze bir anlam veremedi. Yağmur sağanağa dönüştü. Ömer iki zarfı birden elinde sıkarken Aslı uzun uzun baktığı resim kağıdında oluşan yüzü tanıdı. Belli belirsiz bir çığlık atarak sırasından fırladı. Nöbetçi öğretmene koştu ve annesini aramasını istedi. Annesini okula çağırdı ve birlikte alelacele bir taksiye atlayıp limana gittiler. Ömer odadan çıkıp cenazenin askeri tören için cenaze arabasına konulmasını izlerken, okul dağılmıştı. Aslı annesiyle limana vardı. Ömer’in yanına koştu. Ömer iki zarf elinde heykel gibi dururken yanına gelip durdu. Sınıfı temizleyen görevli Aslı’nın sırasındaki resim kağıdını aldı ve sırasının altına koymadan önce resme baktı. Kağıttaki yüz Ömer’e ilk zarfı veren tuhaf adamdan başkası değildi....
 
Öykümüzün Seyir Defteri

Yazan: http://syrakuza.blogspot.com/
Sıra Kimde: http://leylakdali.blogspot.com/

11 yorum:

Aslısın dedi ki...

Syrakusa, soluksuz okudum. Eşzamanlı olaylar, oradan oraya koşuşturdu resmen. Ellerine sağlık.

Müge dedi ki...

Aynen.. Nefesimi tuttuğumu fark ettim. Senin de kalemine sağlık Syrakusa :)

Leylak Dalı dedi ki...

Syrakusa yaktın beni, bu kadar aksiyon ve gizemden sonra ne yazılır şimdi:)

Müge dedi ki...

Off canımsın yaa :)))

Yaparsın hiç merak etme.. Bana da öyle oldu öncekileri okudukça.. "anaam nasıl getiririm gerisini" diye.. ama yazılanları 50 kere okuyunca çıkıyor bir şeyler :)))

Dışavurum dedi ki...

Eline sağlık Syrakuza, hani ben zarf olayını çözsek diyordum bir de tuhaf adamımız belirdi :)
Heyecanla okudum ben de bir solukta bu arada ;)

CEPAYNASI dedi ki...

film izler gibiydi...yüzler,olaylar gözümün önüne geldi...
bence bu film olmalı:p
ellerine sağlık syrakusa:)))

Sinem Ergun dedi ki...

Kurgunun ilerleyişine bakarmısınız, dördüncü sınıf öğrencisi Aslı şizofrenik belirtiler gösteriyor, Ömer ise pokerface bir velet:) Herşeyi içine atıyor zavallım.
Tüm olayların ortasında bir sınıf öğretmeni ve yabancı bir teğmen.

Cepaynası çok haklısın, acayip tutar bu hikaye.

Syrakusa, eş zamanlı gelişime bayıldım, film gibiydi yalnız birde o adamı çıkardın ya başımıza hiç gizemimiz yokmuş gibi:))

Leylak Dalı, yerinde olmak istemezdim:)))

Adsız dedi ki...

Leylak dalı eminim bu hikaye seninde katkınla daha da güzelleşecek. ben sadece biraz daha karmaşıklaştırmışım iyi halt etmişim. kendime bir üzgün yüz çiziyorum.. hepinize okuyup yazdığınız için teşekkürler..

CEPAYNASI dedi ki...

leylak dalı,
biraz sadeleştir olayları,sıra bize geliyor:))
kolay gelsin...beklemedeyiz...

Estar Abi dedi ki...

Müthiş bir ekip olduk biz. Başka bir şey demiyorum.

Berna dedi ki...

Gerçekten okumak çok keyif verdi bana. Her bölüm ayrı heyecanlı. Ama bu bölümde zirve yaptı heyecan! Şimdi de diğer bölümü okuyacağım ( bir gece okumadım, 3 bölüm birden yazılmış :) )