Öğretmenimiz Ömer’in dersi kaçarak terk ettiğini görünce sanki bu durumu tahmin edermişcesine bize bakıp sarı zarfın içindeki kağıdı tekrar yerine koydu.
Ders zili çaldığında sınıftan ilk çıkan bendim.Ömer’i bulmak için önce kolidora sonra kantine baktım;ama o yoktu.Öğretmenim ise gayet sakindi. Sanırım Ömer’i ailesi almaya geldi diye düşündüm. Fakat öğretmenimiz ne kadar sakin olsa da yüzüne garip bir hüzün çökmüştü ve sanki okulda ki bir çok yetişkin acele bir haldeydi. Bu sır beni peşinden sürüklüyordu.
Halbuki dün okula gitmeden önce neler yaptıysam aynısını tekrar etmeliyimdim;ama Ömer? tüm bu koşuşturma? ve pakedin içinde ki sarı zarf?
O sıra zil çaldı ve derse girdik. Dersimiz resim olsa da ne çizebiliyordum nede öğretmenimi dinleyebiliyordum,gözüm hep boş kalmış Ömer’in sırasındaydı ve dalgındım.
Öğretmenim çizdiklerimi taşırdığımı söylese de ona mahçup bakmaktan başka hiçbir şekilde karşılık veremedim.Halbuki ben taşırarak çizmekten hoşlanırım.
Öğretmenim gidince kalemimi bırakıp pencereden dışarıyı izlemeye koyuldum ve tam o sıra okulun bahçesinde Ömer’i gördüm.Tahmin ettiğim gibi yanında ne bir ailesi nede bir yetişkin vardı. Öğretmenin elindeki pakette artık onun elindeydi. Paketi hangi sıra öğretmenden almıştı en ufak bir fikrim yoktu.
Koşmuş ve yakası açılmıştı. Hava sıcaktı ve bu yüzden ter içinde kalmıştı. Nerden geliyordu?
Kısa bir süre sonrada öğretmenime paketi getiren o tuhaf adam artık Ömer’in yanında belirmişti ve başını okşayarak ona şefkatle bakıyordu.
Ömer ise ona siyah kaşlarını çatarak ve kızgınlıkla karşılık verdi. Ona soru sorduğumda karnıma vuran bu çocuğa yine acımıştım. Ben bunları düşünüp dururken onlar ellerindeki paketi açıp içindeki şeyler için sanki tartışıp duruyorlardı.
Ömer birden ağlmaya başlayıp paketi yere fırlattı ve koşarak oradan kaçtı. Gözlerimi kısıp camı önlüğümün mendiliyle sildiğimde paketin arkasındaki adrese baktım ve düzgün olmayan bir yazıyla adresin, adresin altında da kocaman ‘’İstanbul’’ yazdığını gördüm.İstanbul’dan gelen bir paket ve içide ki sarı zarf…
Tuhaf adam yere dökülen kağıtları toplayıp paketin içine yerleştirdi,kahverengi ceketini düzeltti,çevresine baktı ve Ömer’in koştuğu yöne doğru yavaş ve kararlı adımlarla ilerlemeye başladı.
Daha fazlasını göremiyordum ve zilin çalması için öyle sabırsızdım ki birden omzumda hissettiğim bir el beni irkitti,dönüp baktığımda…
Öykümüzün Seyir Defteri
Yazan: http://edaunturk.blogspot.com/
Sıra Kimde: http://mugesandik.blogspot.com/
13 yorum:
Öncekilere göndermelerle, harika bir harman olmuş, ellerine sağlık eda.
Ve yine heyecan dorukta...
Aslı, yarattığın kızcağız (adını da koyan yok henüz) çok ajan ruhlu çıktı:)) Dersi, iş gücü bıraktı Ömer'e taktı kafayı:))
Eda, gerçekten hem bütünlüğe bu kadar hakim hem de harika detaylarla dolu bir devam yaratmışsın, hele bitiş muazzam:)) Ellerine sağlık:)
http://mugesandik.blogspot.com o zarfı artık açtırır mı acaba?
Bir izleyici olarak beklentim budur :)
Okuyalım kim ne yazmış diye artık :)
seni sabırsız okuyucu seni:))
jaws gibi dönüyoruz zarfın etrafında değilmi.
Müge:) haydi esrar perdesini aralaman bekleniyor:))
devamı bu akşam yazılacak ve yollanacak.. şu anda en ufak bir fikrim yok açıkçası, nasıl yazarım diye.. ben de merak içindeyim :))
Ortasından katılmak da pek zor olacak gibi yahu :)
açılmasın bence o zarf, hani böyle pulp fictiondaki çanta hesabı bilmeyelim içinde ne olduğunu:)
stardust'ın fikrini tuttum. Bence de açılmasın. Ayrıca zarf fikrini ortaya atan kişi olarak içinde kağıt olduğundan bahsetmediğimi, başka bir şey olabileceğini de ekleyeyim.:))
çok hoş gidiyor:))
teşekkürler eda...
Kızı, ben kendimden esinlenerek yazmıştım :)) İsim veremem :))
Aslısın, inanmıyorummm.. şimdi yolladım öykünün bana ait kısmını.. ve kızın adını da Aslı yaptım, senin bu yorumu buraya yazdığından çok önce ve bu yorumu da görmeden!!
Ne mutlu,güzel bir yol gösterebildiysem kahramanımız Aslı'ya.Şimdi Müge'de elimden tutunca bakalım ne yazılıp çizilecek ağzım kulaklarımda merakla bekliyorum.
Müge, hadi yaa, ben de bunu şimdi okuyorum. Sandım ki sen okudun ve ismi öyle verdin. Çok güzel yahu, bayılıyorum böyle tesadüflere.
Yorum Gönder